Önce yayınlanan Cruising’den başlayalım. 1950’lerin modası olan ve FZ’nin çok beğendiği (ancak sıradanlığını her zaman kabul ettiği) doo-wop’tan hareket ederek yola çıkan FZ 2’şer 3’er dakikalık bestelerle eski günleri yad eder ancak nostaljik yaklaşımına R’n’B veya doo-wop’ta o güne dek hiç rastlanmayacak kadar karmaşık ritim ve tempoları monte etmekle yetinmeyip bazı akor değişiklikleri ve/veya sıralamaları modern klasik bestecilerini çağrıştırmaktadır. (Özellikle Stravinsky) Hatta Fountain of Love isimli bestesinde Stravinsky’nin Bahar Ayini alıntıları atlanmayacak kadar barizdir. Kritikler plağı nasıl yorumlayacakları konusunda fikir birliğine varamaz, bazıları doo-wop’un parodisi diye yererken başkaları da bu türe yapılan en önemli övgülerden biri diye söz ederler. Plak ticari açıdan başarılı olmazken, tesadüf müdür bilinmez, yayınlanmasından az sonra Chuck Berry, Elvis Presley ve Bo Diddley gibi suskun kalmış idoller kariyerlerine tekrar ivme kazandırmak üzere müzik yaşamlarında geri dönerler, üstüne üstlük Woodstock festivalindeki performanslarından sonra kendilerinden çok sıkça bahsettirecek olan ve yine doo-wop kopyalarını işleyen grup Sha-Na-Na kurulur. Bu plakla ilgili birkaç anekdot daha: 1973’te bir grup müzisyen FZ’dan Ruben & the Jets ismini kullanabilir miyiz diye yaklaştıklarında, FZ onay vermekle kalmayıp ilk plaklarının prodüktörlüğünü de üstlenir. 1984’te orijinal ses kayıtlarından pek memnun olmayan FZ Arthur Barrow ve Chad Wackerman ile tüm davul ve basları tekrar kaydetmekle yetinmeyip vokallere de el atar ve neredeyse tamamiyle yeni bir miksaj ile CD’yi piyasaya sürer. Günümüzde piyasada bulunan CD versiyonu orijinali olmayıp bu yeni remix olan versiyonudur.
FZ Uncle Meat’e son derece farklı bir açıdan yaklaşır. Kafasında yıllardır kurguladığı filmin müziğini en sonunda gerçeğe dönüştürebilmeliydi. Ancak işler çoğunlukla tasarlandıkları gibi yürümezler, filmi gerçekleştirecek yeterli finansman bulunamaz ve proje bir kez daha rafa kaldırılmak zorunda kalır. (Not: bu film ancak 1987 yılında video formatında yayınlanacaktır) Ardı arkası kesilmeyen araştırmacı ve yaratıcı ruhunu bu plakta bir kez daha gösterir. Daha önce kayıt etmiş olduğu konser kayıtlarını kesip yapıştırma, üst üste bindirme, editleme çalışmalarıyla kendine yeni bir besteleme “enstrümanı” yaratmakla kalmayıp kendi oyun sahasını olabildiğince genişletir. Örmeğin King Kong bestesi arka arkaya dizilmiş farklı stüdyo ve canlı kaydın harmanlanmasından oluşur. Bunu zaman içerisinde daha da ileriye götürecek, tempo veya akor dizinlerine bakmaksızın farklı farklı bestelerin montajından yepyeni besteler elde edecektir. Bu çalışma prensibine de Xenochrony ismini uygun bulacaktır. (Antik Yunancadan Xeno: yabancı veya garip, Chronos: Zaman) FZ Xenochrony ile, daha öncelerde temellerini atmış olduğu ve Conceptual Continuity (belirli bir konsept içersinde devamlılık) adını vermiş olduğu müzik çalışmalarının yol çizgisine katkıda bulunacak, ve yaşamının sonuna dek gitarının yanı sıra çalmaya devam edeceği yeni bir “enstrüman” daha eklemiş bulunmaktadır. FZ için tüm temalar, olgular, hikayeler, melodiler, sanal kahramanlar birbiriyle bağlantılı olup, neredeyse gerçek yaşamda olduğu gibi birbirileriyle girift ilişkiler içerisinde olmalıdırlar. Dolayısıyla 1969 yılındaki bir bestesinde rastgelinen bir melodiye veya bir müzikal temaya yıllar sonra, örneğin 1991’de tekrar başka bir bestesinde de rahatlıkla, aynı konsept içerisinde görülebilir.
Müzikal çalışmalarının yanısıra FZ ticari çalışmalarına da ağırlık vermeye devam eder. Müziğin ticari bir meta olduğunu kabul eder ve nasıl daha fazla satabilirim, nasıl plak şirketlerine bağlı kalmaksızın daha özgürce besteler yapabilir, albümler yayınlayabilirim, nasıl daha fazla para kazanabilirim gibi sorulara cevap arar. Cevabı Herb Cohen ile beraber kendi plak şirketlerini kurmak olur. Ancak bunu 1 değil 2 değişik şirket kurarak başarırlar. 2 şirketin de dağıtımını Warner Brothers/Reprise yapacak ama içerik olarak oldukça farklı olacaklardır. 1. şirket Bizarre Records, isminden de anlaşılabileceği gibi (Garip Plaklar) daha ilerici, yaratıcı yapıtlar içerecek, 2. şirket ise Straight Records (Düzgün Plaklar) daha ticari, “sıradan” müziklere yer verecektir. İlk işlerinden biri daha sonra bazı kritikler tarafından bir başyapıt olarak kabul görecek olan Captain Beefheart’ın Trout Mask Replica isimli çift albümün produktörlüğünü yapmak olacaktır. Ardından Alice Cooper, Tim Buckley, The GTO’s (Girls Together Outrageously) ve Wild Man Fischer gibi sanatçıların da eserlerini yayınlayacaklardır.
Bir an için zamanımızın Uncle Meat’ine gelelim. 1987’de yayınlanmış, ve filmden alınan 40 dakikalık kadar ekstralarla ancak 2 CD’ye sığdırılan bu versiyonda plakta bulunmayan bir de “Tengo Na Minchia Tanta” isimli beste vardır. Sicilya diyalektlerinin birinde “Benim Büyük bir Si..m var” anlamına gelen bu parçayı İtalyanca Masimo Bassoli seslendirmektedir. Ancak FZ hayranları bu 2 CD’lik ticari manevraya Tengo Na Minchia’nın çok daha sonra kaydedildiğinden albümün bütünlüğünü bozduğunu ve ekstra olan parçaların belli bir ölçüde gereksiz bulduklarını dile getirerek albümü ciddi bir şekilde protesto etmişlerdir. Genelde CDlerde bonus track diye bilinen ekstraları penalty/ceza tracks olarak nitelendirmişlerdir.
1968’in yazında FZ ve MoI Los Angeles’e geri taşınır. Önce kendisi Laurel Canyon’da ev tutar. Komün yaşamına yakın bir durumda hayatını devam ettiren FZ (O evde yaşananların tarihçesi herhalde ayrı bir konu topiği olmalıdır) sonbaharda W. Wilson Drive’a taşınır ve yaşamının sonuna dek o evde oturmaya devam eder. Ancak maddi durumları pek iyi değildir. Plakları Avrupa’da çok satmasına karşın ABD’de istediği, ümit ettiği ticari başarıyı yakalayamaz. Nedenlerini irdelemeye başladığında türlü cevaplar /nedenler/bahaneler bulur. En önemlisi plaklarında yaptıklarının aksine, konserlerinde daha çok vokal ağırlıksız, caz ve modern klasik karışımı uzun ve enstrümantal parçalara yer vermeleriydi.
Dinleyici/seyircilerimiz herhalde, kendi deyimiyle, “elektrikli oda müziğine” henüz hazır değillerdi, canlı müziğimiz kafalarını fazlasıyla karıştırıyordu... FZ hayatı boyunca stüdyoda müzik yapmaktan nefret ettiğini, stüdyoların steril/yapay havasında rahat etmediğini gerçek müzik çalma zevkini ancak sahnede, başka müzisyenlerle aynı anda ve dinleyicileriyle temas halinde oluğunda aldığını defalarca yinelemiştir.
Eylül ayında Dweezil ismini koydukları oğullarının doğumundan sonra MoI’daki müzisyenleri besleyemez hale gelen FZ 1969’un sonlarında grubu tek başına dağıtmaya karar verir. Grup elemanları bu karardan hoşnut olmayıp karşı gelseler de fikrinden döndüremezler. FZ’nin arkasından da bolca dedikodu yapıp, onun duygulardan çok teknik mükemmelliğe önem verdiğini, sürekli bir despot, diktatör ve zorba gibi davrandığını dile getirmekten çekinmemelerine karşın birçoğu da daha sonraki yıllarda FZ ile tekrar çalışacaklardır. Bu döneme ait ve MoI ile kaydedilen yayınlanmamış parçalar daha sonra “Weasels Ripped my Flesh” ve “Burnt Weeny Sandwich” adlı LP’lerde yer bulacaklardır. Burada ufak bir parantez açıp, daha sonra kuracağı Little Feat isimli grubuyla uluslararası üne kavuşacak olan gitarcı Lowell George’un da kısa süreliğine bile olsa FZ’nin yanında yer aldığını da belirtelim.
FZ grubunu dağıttıktan sonra hemen solo çalışmalarına ağırlık verir ve kısa sayılabilecek bir sürede, zaman içerisinde en önemli albümlerinden biri sayılacak ve kapak içindeki yazısında “kulaklarınız için bir filim” diye tanımladığı 2. solo albümünü, “Hot Rats”i yayınlar. (2009’da 40. yaş günü kutlamaları kapsamında Classic Records şirketi bu LP’nin orijinal kayda sadık kalarak yeni bir odyofil versiyonunu 200g ve 150g olarak piyasaya sürmüştür – İliglenenlere duyurulur) Hot Rats “Willie the Pimp” parçasındaki Captain Beefheart’ın kısa sayılabilecek vokalleri dışında tamamiyle gitar ağırlıklı ve toplam 6 parçalık enstrümantal bir albüm. FZ’nin 16 kanala kaydettiği ilk albüm olmakla beraber piyasaya sürülen ilk 16 kanala kaydedilmiş albümlerden biridir. Örnek olarak, aynı zamanlarda Beatles da “The White Album” olacak olan plakları için İngiltere’de EMI’nin daha sonra meşhur olacak Abbey Road stüdyolarındadırlar ve hala 8 kanal teknolojisi ile kayıt yapmaktadırlar.
16 kanal FZ’ya az insanla, kısa zaman içerisinde, üst üste kayıt yapma olanaklarıyla istediği karmaşıklıkta müzik yaratmayı kolaylaştırmıştır. Bu plakta ona MoI’den sadece Ian Underwood eşlik eder ancak başka müzisyenlerin de yanısıra kemanda Jean-Luc Ponty ve Don Sugarcane Harris, davulda Aynsley Dunbar ve John Guerin basta da Shuggie Otis ve Max Bennett vardır. Burada Ian Underwood için bir parantez açmak gerekir, kanal çokluğu sayesinde piano, org, muhtelif flütler, klarnet ve saksofon gibi üflemeliler de çalmıştır. Bu plaktaki bestelere teker teker bakmaktansa, zaman içerisinde caz ve rock tarihinde önemli bir yer alacak olan “Peaches en Regalia” bestesi üzerinde duralım. Çoğu eleştirmen, önceden Jazz-Rock ve daha sonra Fusion adlarıyla anılan müzik karışımı türünün Miles Davis’in Bitches Brew adlı albümüyle başladığını savunsa da başkaları bu karışımın ilk kez FZ tarafından denendiğini ve en iyi örneklerinden biri olarak Peaches en Regalia’yı gösterdikleri bilinir. Bitches Brew’nun 1970’te Hot Rats’in ise 1969’da yayınlandığı gözlemlendiğinde de hiç bir şey elde edilmez, zira bu karşılaştırmaların kimseye faydası yoktur.
Ancak Peaches en Regalia, kendini nasıl olduğu bilinmez, tüm caz müzisyenlerinin kullandıkları Standard’ların içinde olduğu, ve Berklee müzisyenleri tarafından ilk olarak 1970 yılında el altından satılan kaçak nota kitabı “The Real Book” (cazcıların incili olarak da bilinir) içerisinde buluverir. Bu işte Steve Swallow, Paul Bley ve Chick Corea gibi müzisyenlerin parmağı olduğu söylense de hiç bir zaman kanıtlanamamıştır. Ancak, doğal olarak bestenin popülaritesini arttırmış ve çokça farklı müzisyenler tarafından çok değişik türlerde çalınmasına da neden olmuştur.
Ayrıca ve özellikle BBC dahil olmak üzere çok değişik radyo ve TV yayınlarında da kullanılmıştır. Son olarak da 2009 yılında FZ’nin oğlu Dweezil’ın eski FZ elemanları Steve Vai ve Napoleon Murphy Brock ile yapmış olduğu yeni versiyon en iyi enstrümantal rock dalında Grammy ödülüne layık görülmüştür. Hot Rats ABD’de yine başarılı olamaz ve satış rakamları oldukça düşüktür. Buna karşın İngiltere’de çok beğenilir ve LP’ler sıralamasında 9. sıraya kadar tırmanır.
1970’te FZ ünlü klasik orkestra şefi Zubin Mehta ile tanışır. Birlikte çalışmaya karar verirler. O sıralarda turnede olan FZ her akşam otel/motel odalarında klasik orkestra + kendi grubu ile beraber çalınabilecek eserlerin bestelerini yazar. Konser Mehta yönetimine Los Angeles Filarmoni Orkestrasıyla Mayıs ayında gerçekleşir.
Yerel kritikler ve seyirciler tarafından çok başarılı olarak nitelendirilmesine karşın FZ konserden yine huzursuz, mutsuz olur. Kendince istediği başarıyı elde edememiştir. Klasik müzik türünde bestelediği eserlerin çalınması için harcadığı paraların karşılığını almadığını düşünür. Bu klasik eserleri konusundaki başarısızlık, doyumsuzluk hissi hayatı boyunca devam edecek, onu karabasan gibi hayatı boyunca takip edecektir. Ancak FZ klasik orkestra için yazmış olduğu bu besteleri bir kenara itmez, tekrar düzenleyip daha sonra piyasaya süreceği ve adı 200 Motels olacak olan plağı/filmi için tekrardan hortlatacaktır.
Klasik müzik dalındaki çalışmalarından beklediğini bulamayan FZ MoI’nin yeni bir versiyonunu kurmaya karar verir, ancak bu kez ismi basitleştirip “of Invention” kısmını kırpar. Bundan böyle FZ & The Mothers olarak adlandırır. Yeni grubuna biraz “ticari” pop başarısı eklemek amacıyla da Amerika’da oldukça ünlü olan Turtles’ın (It Ain’t Me Babe, Happy Together, She’d Rather Be With Me gibi #1 olmuş hit parçaları vardır) vokalistleri Mark Volman ve Howard Kaylan’ı transfer eder. İkili, var olan kontrat bağlantıları yüzünden isimlerini The Phlorescent Leech & Eddie vaya kısaca Flo & Eddie olarak değiştirirler. Grupta ayrıca basta yine Turtles’dan Jim Pons, davulda İngiliz Aynsley Dunbar, klavyeli çalgılarda caz eğitimli George Duke, gitarcı/basçı Jeff Simmons ve Ian Underwood yer alırlar. Birlikte yeni plakları Chunga’s Revenge üzerinde çalışmaya koyulurlar.
Bruno
Haber bilgi değildir. Bilgi bilgelik değildir. Bilgelik gerçek değildir. Gerçek güzellik değildir. Güzellik aşk değildir. Aşk müzik değildir. En iyisi müziktir” Yazı Bölümleri: Bölüm 1 / Bölüm 2 / Bölüm 3 / Bölüm 4
Yorumlar
Yorum Gönder