Mayhem - De Mysteriis Dom Sathanas Alive


Benim müzik dinleme kariyerim açısından çok önemli bir grup hakkında yazacağım bu yazı, okuyucularımızın bir çoğunu ilgilendirmeyecektir. İşin müzik kısmını bir kenara bırakıp, yazıyı modern çağa dair karanlık bir suç ve polisiye öyküsü olarak okursanız, belki sizi şaşırtabilir...

Bugün birçok müzik tarzı hakkında atıp tutuyor olsam da, hemen herkes gibi gençliğimde bende çok farklı tarzlarda müzik dinliyordum. Çocuk haliyle şu an dinlediği müzik tarzlarını dinlediğini iddia eden birileri varsa onlara saygı duyarım tabii :) Bizim ufaklık daha dünyaya gelmemişken Alexander von Schlippenbach'lar, Sun Ra'lar, Karlheinz Stockhausen'ler, John Cage'ler ile başlayan müzik maceraları, 2 yaşına yaklaşırken  "Ali Baba'nın Çiftliği" "Kırmızı Balık Gölde" gibi güzide eserler ile devam ediyor. O kadar müzik yüklemesine geldiğimiz nokta bu :) Uzun lafın kısası yaşın gerekleri ne ise onlar yaşanacak. Aynı şeyleri bizlerde yaşadık...


Benim kişisel müzik maceram Iron Maiden ile başlayıp, çok kısa bir süre içerisinde Slayer oradan Venom, Bathory, Hellhammer/Celtic Frost ile devam etmiş arkasından Mayhem ile İskandinavya'nın karanlıkları ile müzik maceralarım bambaşka bir hal almıştı...

De Mysteriis Dom Sathanas Alive plağına geçmeden önce önce Mayhem'in ilk stüdyo albümü "De Mysteriis Dom Sathanas"ı anlamak lazım. Her iki albüm birbiri ile ilişkili...

Albüm aslında 1987 yılında şekillenmeye başlar. Dönemin vokalisti "Dead" şarkıların sözlerini şekillendirmeye başlamış, şarkıların melodileri ortaya çıkmaya başlamıştı. 90'ların başında "The Freezing Moon" gibi geleceğin önemli şarkılarının ilkel versiyonları ortaya çıkmış hatta bazı toplama kasetlerde boy göstermişti. Hemen ardından "Funeral Fog", "Freezing Moon", "Buried by Time and Dust" ve "Pagan Fears" şarkıları tamamlandı. 1990 yılında grup artık konserlerde boy gösterebilecek kadar şarkıya sahipti ve ilk önce Norveç, hemen arkasında da yurt dışında konserler başlar.

Necrobutcher, Euronymous, Dead ve Hellhammer
Bu dönemlerde grubun kadrosu vokallerde Dead (Per Yngve Ohlin) gitarda Euronymous (Oystein Aarseth), bas gitarda Necrobutcher (Jorn Stubberud) ve davulda Hellhammer'dan (Jan Axel Blomberg) oluşmaktadır.

Yurt dışındaki konser kısmı çok önemlidir benim için. Orijinal kadro yollara düşer ve dönemin Doğu Almanyası'nda Leipzig şehrinde ve Türkiye'de İzmir'de yayınlanan konser verirler. Dönemin Euronymous röportajlarında bu iki yurt dışı konserin ne denli ilkel şartlar altında yapıldığını, uzun ve yorucu tren yolculuğu daha da önemlisi hem Doğu Almanya hemde Türkiye'de yaşanan zorluklardan uzun uzun bahseder. Bir lise talebesi olarak Mayhem ile daha önce tanışmamışken bir anda karşımızda görmek nasıl manyak bir deneyim idi anlatamam. İzmir'de dönemin en önemli stüdyosu ve buluşma mekanı Stüdyo Ümit tarafından organize edilen (aslında o dönemlerde organizasyon işleri karma çorman, bir sürü insanın emeği vardır eminim ki) konserin hikayesi aslında bambaşkadır. Stüdyo Ümit'ten Niyazi abinin anlattığına göre ilk plan Napalm Death'in konser için getirilmesi iken bir türlü olmamış ve sonunda ismi duyulmamış Mayhem ile anlaşılmıştı. Aslında çoğu insan için duyulmamış bir demek daha doğru. Aslında tarihi bir olay olmuş ve Black Metal tarihinin belki de en önemli gruplarından birisini orijinal kadrosuyla seyretme fırsatımız olmuştu. Manyaklık :) Konserin Leipzig ayağı 1993 yılında Obscure Plasma plak firması tarafından "Live in Leipzig" adı altında yayınlanır. İzmir konserinin bootleg kaydı yapılmış ancak seneler içerisinde pek konuşulmamıştır. Kasedin bir kopyası sanırım bir yerlerde bende de var ve beyaz kapak üzerinde Mayhem ve İzmir 90 veya 91 yazdığını hatırlıyorum hayal meyal.

Bu konser hepimizin anılarında önemli bir yere sahiptir ve Stüdyo Ümit açık iken konserde çekilmiş fotoğraflar mağazanın baş köşesinde dururdu. Bugünlerde bambaşka tarzlarda müzik dinlememe rağmen hala Mayhem tshirt'leri giyerim mesela. Hatırlattığı şeyler çoktur. Bu arada keşke Niyazi abi ve o dönemin bizden büyük abileri yaşadıklarını belgeleştirseler. Türk Metal tarihi açısından önemli zamanları genç nesillere aktarmak mümkün olurdu....

Bu hengame dönemin ardından Dead ve Euronymous albüm hazırlıklarına ağırlık vermeyi planlarlar. Ancak hikaye biraz farklı ilerler.

Bu farklı ilerleyişte gitarist Euronymous'un Helvete isimli müzik mağazası fantazisi ve Deathlike Silence Productions isimli plak şirketi ile uğraşmasının payı var. 1991 yılında Euronymous Helvete  isimli bir plak mağazası açar. Helvete cehennem anlamına gelir ve tahmin edileceği gibi bu mağazada sadece karanlık rifflere sahip plaklar satılır. Euronymous'un hayali içerisinde meşaleler ile gezilen kapkara bir dükkan açmaktır. Mağaza yavaş yavaş Norveç'teki her türlü uç müzisyenin toplanma noktası haline gelir. Bir nevi karanlık bir çember oluşur. Önce Norveç sonrada tüm İskandinavya'dan Hristiyanlığı temizleyip eski Nordik dinleri yaymak isteyenlerden, gerçekten satanist olanlara hatta Neo-Nazi görüşlülere kadar bir sürü insan ve oluşturdukları gruplar ile Helvete neredeyse kutsal bir mekan haline gelir. Gelir seviyesi yüksekliğinden midir, insanların problemlerinin olmamasından mıdır, coğrafyanın kasvetinden midir, yoksa havasından suyundan mıdır nedir bilinmez, adamlar dertsiz başlarına dert açmak konusunda çığır açmışlardır.

Euronymous müzik yapmak yerine vaktinin çoğunu Helvete için harcar bir de yetmezmiş gibi Deathlike Silence Productions isimli bir plak firması kurar. Burada da amaç karanlık müziği tüm dünyaya yaymaktır. 2 projede finansal açıdan başarısız olsa da, aşırı uçlarda gezen müzik sahnesine etkileri büyük olmuştur.

Dead (Per Yngve Ohlin)
Bir yandan albüm hazırlıkları devam ederken vokalist "Dead"in bozulan psikolojisi bir felaketi getirir ve 8 Nisan 1991 tarihinde bileklerini ve boğazını kesip bir de üzerine pompalı tüfek ile kendisini vurur. Yazılan çizilenlere göre kendi halinde, içine kapanık bir insan olan "Dead" intihar notunda çevreye saçılan kan için arkadaşlarından özür diler.


Euronymous arkadaşının cansız bedenini bulur ve polisi aramadan önce fotoğraflarını çeker.  Jan Axel Blomberg (Hellhammer)  bir röportajda ölen arkadaşlarının bazı parçalarını alarak sakladıklarını söylemiştir. Bu bir sır değildir ve Euronymous arkadaşının kafatası kemiklerinden kolyeler yapar. Olaylar bununla da kalmaz ilerleyen yıllarda resmi olmayan (bootleg) bir konser kaydının kapağında çekilen fotoğraflardan bir tanesi kullanılır. Bu albümün adı  kapağı yukarıda görülen "Dawn of the Black Hearts"tır. Euronymous'a göre "Dead" ekstrem müzik dünyasındaki yozlaşmadan dolayı isyan edip intihar etmiştir. Ancak seneler sonra bir çok arkadaşının söylediğine göre "Dead" normal sayılabilecek aynı zamanda içine kapanık bir adamdır ve yaşanan bir sürü hengame onun için katlanılması zor hale gelince kurtulmak istemiştir. Yani olayın müziğin yozlaşması ile pek alakası yoktur...

Euronymous, ilerleyen aylarda ilk albümlerinin vokalleri için Macar Tormentor grubunun solisti Attila Csihar ve bas içinde  Varg "Count Grishnackh" Vikernes ile anlaşır. Varg Vikernes aynı zamanda Burzum ile tek tabanca olarak müzik yapmaktadır. Euronymous ile geçmişten gelen bir ilişkileri vardır. Sonunda Euronymous, Hellhammer, Csihar ve Vikernes dörtlüsü ile 1992 yılında kayıtlara başlarlar ve 1993 yılında da kayıtlar devam eder. Albümde hangi şarkının kim tarafından bestelendiği veya sözlerin kime ait olduğu tam olarak bilinmez. Grubun kurucu üyelerinden Necrobutcher, albümün kayıtları öncesinde ayrılır ancak sözlerin büyük bölümünde "Dead" ile birlikte katkısı vardır.  Snorre "Blackthorn" Ruch bazı bölümleri bestelemiş ve "Dead"in tamamlayamadığı sözleri tamamlamıştır.  Varg Vikernes albümdeki birçok riff'in veya melodinin Euronymous tarafından yazıldığını söylemekle beraber Hellhammer, Necrobutcher ve hatta kendisinin de çorbada bol bol tuzu olduğunu ekler. Albümün oldukça uzun seneler içerisinde ortaya çıkması ve bol bol olay yaşanması sebebi ile herşeyin çorba olduğu, karmakarışık bir durum söz konusu...


Albüm hazırlıkları devam ederken ve Norveç Black Metal sahnesi gitgide genişlerken, 1992 yılında kiliselere saldırılar başlar. Hristiyanlığın Norveç'ten defedilmesi amacı ile başlayan bu saldırıların ilk hedefi Fantoft Stave kilisesi olur. Yakılan kilisenin kalıntılarını tasvir eden bir çizim Burzum'un EP'si Aske'yi süsler. 1992 yılında başlayan saldırılar 1995'e kadar devam eder yaklaşık 50 kiliseye zarar verilir. Norveç kültürel mirasının en önemli eserleri, bazıları yüzlerce yıllık olan kiliseler birer birer yakılırken bir yandan da bazı şiddet olayları polisin Helvete etrafındaki toplulukları mercek altına almasına yol açar. Yangınlar yetmezmiş gibi suç listesine tecavüz, kavga, dövüş, darp ve 1992 yılında cinayetlerde eklenmeye başlar.

Norveç güvenlik teşkilatı ve yasaları böylesine bir olaylar zinciri için hazırlıklı değildir ve bir çok olay ve yangının failleri bilinmesine rağmen ceza almamaları sıradan insanları kızdırmaya başlar. 1993 yılının başlarında Norveç'in en büyük gazetesi Bergens Tidende olayları mercek altına alan bir makale yayınlar. Euronymous polisin ve basının oklarının kendilerine doğru dönmesinden dolayı Helvete isimli mağazayı kapatmayı düşünmeye başlarken, Varg Vikernes, Oslo'da polis merkezine zırhlar kuşanıp, belinde iki koca bıçak ile giderek bu soruşturmaların durdurulmasını emreder. Polisler Vikernes'e kendilerine emir veremeyeceğini söyleyip gitmesini söylerler. Yazılan çizilenlere göre Vikernes tamam o zaman deyip çıkıp gider. Bu hareketi Türkiye dahil birçok ülkede yapmaya kalksanız o bıçakları nerenize sokarlar hayal bile edemiyorum.

Varg Vikernes
1993 yılında Vikernes ve Euronymous arasında adı konulmamış bir gerginlik başlar. Vikernes yakın zamanda çektiği  bazı videolarda bu gerginliğin sebebinin  Euronymous ve sahip olduğu plak firmasının  verdiği sözleri tutmaması ile başladığını söyler. İşin içerisine parada girmiş ve tatsızlık adım adım büyümeye başlamıştır. Sonunda Vikernes bu sorunu çözmek için Euronymous ile yüzyüze çözmek için Oslo'ya gitmeye karar verir. Onunla beraber Snorre "Blackthorn" Ruch'ta gelir. Yaşanan tartışma sonucu Vikernes, Euronymous'u öldürür. Kendi ifadesine göre  Euronymous ona tuzak kurmuştur ve işkence edecektir. Bunun üzerine kendisini korumak için yani nefsi müdafaa için Euronymous'u öldürdüğünü itiraf  eder. Bu arada nefsi müdafaa konusunu biraz abartmıştır, gün sonunda Euronymous'un bedeninde 23 kesik ve yara vardır.

İşler bununla da kalmaz, polis Vikernes'in evinde yaptığı aramada 150Kg patlayıcı bulur. O ve Euronymous'un hedefi Trondheim kentinde bulunan Nidaros katedralini havaya uçurmaktır. Bu katedralin çizimi albümün kapağını süsleyecektir.


Duruşma sırasında patlayıcılar sorulur ve Vikernes bu patlayıcıların Norveç'in işgaline karşı kullanılmak üzere stoklandığını söyler. Bu iddia ilerleyen yıllarda verdiği bazı röportajlarda da tekrarlanır. Ona göre soğuk savaş döneminde Amerika ve Sovyetler Norveç'i işgal etme planları yapmış ve soğuk savaş bitmesine rağmen bu planların hala geçerli olması yüzünden Norveç halkı olarak uyanık olmaları gerektiğini söyler. Sonunda 21 yıl ceza alır. Norveç'teki hapishane mevzuatı biraz farklı olunca içeride bol bol kitap yazar, iki de albüm kaydeder. Daudi Baldrs ve Hlidskjalf. Sonunda 15 yıl cezaevinde yatıp dışarı çıkar. Bizdeki gibi iyi halden değil de, pişmanlık yasasından istifade eder... Neyse biz konumuza dönelim...

Euronymous'un cenazesinin ardından Hellhammer ve Necrobutcher albümün yayınlanması için uğraşmaya başlarlar. Bu arada Euronymous'un ailesi davulcu Hellhammer'dan Vikernes tarafından kaydedilmiş basların albümden çıkartılmasını rica eder. Hellhammer ailenin bu isteğini kabul ederek, basların yeniden kaydedilerek albüme ekleneceği konusunda söz verip, yemin eder. Ancak içinden bir ses, katilin ve kurbanın aynı kayıtta olmasının uygun olacağını söyler ve bas bölümleri asla yeniden kaydedilmez. Olduğu gibi kullanılır. Anlayacağınız sözünün eri olmak konusunda pek istekli bir adam değildir Hellhammer. Bazı yazılan çizilenlere göre ilk baskılarda alt frekanslar ile oynanarak silik hale getirildiği söylenir ancak bana sorarsanız o kadar kötü basılmış bir albümdür ki, muhtemelen istem dışı böyle bir durum oluşmuştu...


Albüm en sonunda 1994 yılında yayınlanır. Albümde Dead'in son sözleri ve Euronymous'un son melodileri vardır. Albüm gitarist Euronymous'a adanmıştır. Bu arada albümün isminde de bilerek veya bilmeyerek ufak bir yanlışlık yapılmıştır. Doğru Latince ile "De Mysteriis Domini Satanae" olarak yazılması gereken albümün ismi "De Mysteriis Dom Sathanas" olarak yazılmıştır. Müzik tarihçileri bu durumun aslında erken dönem ekstrem müzik yapan topluluklar ile ilişkili olduğunu söylerler. "Satanae" yerine "Sathanas" şeklinde kullanım dizelerdeki ahenk için daha uygundur :)

Sonunda yayınlanan albümün etkisi de büyük olur. Şarkıların her biri marş haline gelirken, Attila Csihar'ın vokalleri Black Metal dünyasında bir nevi en üst çıtayı çok erken bir dönemde koymuştur. Albümdeki karanlık melodiler, inanılmaz atmosfer ve yukarıda sayfalar boyu anlattığım olaylar sayesinde ekstrem müzik tarihinin en etkileyici çalışmalarından bir tanesi haline gelmiştir. Sonraki nesilleri ve grupları derinden etkilemiştir...

 De Mysteriis Dom Sathanas Alive plağına. İlk önce şarkı listesi;
1. Funeral Fog 05:26
2. Freezing Moon 06:13

3. Cursed in Eternity 04:59

4. Pagan Fears 05:35

5. Life Eternal 06:31

6. From the Dark Past 04:47

7. Buried by Time and Dust 03:16

8. De Mysteriis Dom Sathanas 06:00

Orijinal albümün yayınlanmasının üzerinden 20 sene geçmesinin ardından topluluk albümü baştan sona çalınacağı bir konserler silsilesi planlar. Albümden bir çok şarkı farklı konserlerde çalınmış olmasına rağmen tamamı hiç çalınmamıştır ve bu haberin duyulması ile  ekstrem müzik meraklıları heyecan ile konserleri beklemeye başlar. Albüm 2015 yılında İsveç'te kaydedilir.

Albümdeki kadro, vokallerde Attila, gitarda Ghul ve Teloch. davulda Hellhammer ve basta Necrobutcher şeklinde. Orijinal albümden Atilla ve Hellhammer yine iş başında. Bir çok kişiye göre albümde baslar Necrobutcher tarafından çalınıyor zannedilse de, Hellhammer'ın sözünün eri bir adam olması (!) sayesinde orijinal albümdeki basların Varg Vikerness tarafından çalındığını biliyoruz.


Albümün CD, DVD ve plak versiyonlarının ilk 1000'er adetlik bölümü ön siparişte satışa sunuldu ve ilk 200 adedi grup üyeleri tarafından imzalanarak gönderildi. Olay Mayhem olunca tabii ki, ön siparişlerin teslim edilmesi konusunda aylar bazında gecikme olsa da, sonunda plaklarımızı almayı başardık. Bildiğim kadarı ile şu an sadece DVD ve CD baskısı bulabiliyor. Konser dijital olarak Vimeo üzerinden satın alınabiliyor.

Açık konuşmak gerekirse aradan geçen 20 yılın ardından albüm formatında en azından eli yüzü düzgün basılmış bir plağa sahip olmak sevindirici. Her ne kadar 40 Euro artı nakliye bedeli gibi son derece saçma sapan bir fiyat etiketi de olsa, sahip olmak geçmişi hatırlattığı için yani tam anlamı ile "From The Dark Past" olayından dolayı bir şekilde hazmediliyor. İşin müzikal tarafına gelirsek klasik bir Mayhem konser performansı diyebiliriz. Makine gibi işleyen bir davulcu, ortalamanın üzerindeki ama bir tık üzerindeki gitaristler, eh işte diyebileceğimiz baslar ve abartılı vokaller.  Sınırlı bütçeniz var ise kesinlikle uzak durun. Ama benim kafadaysanız arşivin tozlu raflarına kaldırılma olasılığı yüksek ama gençliğimizden bir parça olarak tabii ki değerli...

Meraklısına aşağıda grubun resmi lansmanından iki video var; "From the Dark Past" ve "Freezing Moon"






----------YAYINLARIMIZA DESTEK VERENLER----------





Yorumlar