Karlheinz Stockhausen, 1928 yılında Almanya'nın Burg Mödrath köyünde doğdu. Babası Simon Stockhausen, okul öğretmeniydi ve annesi Gertrud ise zengin bir çiftçi ailesinin kızıydı. Karlheinz Stockhausen'ın doğumundan bir yıl sonra bir kızları -Katherina- 1932 yılında da ikinci oğulları Hermann-Josef dünyaya geldi. Gertrud piyano çalar ve şarkı söylerdi. Küçük oğulları Hermann'ın ölümünden sonra zihinsel çöküşe vücudu daha fazla dayanamadı ve vefat etti. Karlheinz Stockhausen annesinin lösemiden öldüğünü zannediyordu. Ancak annesi ile aynı hastanede tedavi gören herkesin aynı hastalıktan öldüğü öğrendiğinde bunda bir yanlışlık olduğunu anlamaya başlar. Seneler sonra Nazi rejiminin“işe yaramaz yiyiciler”i öldürme politikasının kurbanı olduğu anlaşılmıştı. Babası da savaş bitmeden önce meçhul bir şekilde ölecekti.
Stockhausen, yedi yaşından itibaren, Altenberg Katedralinde organ başında ilk piyano dersleri aldı. 1938'de babası yeniden evlendi. Yeni karısı Luzia, ailenin kahyasıydı. Çiftin iki kızı oldu. Üvey annesiyle olan ilişkisinden mutlu olmadığı için Ocak 1942'de, özel bir eğitim kolejinde piyano eğitimine başladı. Piyano eğitimine devam ederken ayrıca obua ve keman öğrendi.
1947'den 1951'e kadar Stockhausen, Köln Üniversitesi'nde müzik eğitimi aldı. Uyum ve kontrpuan eğitimi aldı. 1950 yılına kadar kompozisyona gerçek bir ilgi göstermedi. O yılın sonunda, daha yeni göreve başlamış olan İsviçreli besteci Frank Martin'in sınıfına kabul edildi. Frank Martin'in sınıfında ciddi bir aydınlanma yaşadı. Eğitiminin sonrasında 8 Ocak 1952'de Paris'e geldi ve Olivier Messiaen'in müzikte estetik ve analiz derslerine ve Darius Milhaud'un kompozisyon sınıflarına katılmaya başladı. Bir yıl boyunca Messiaen ile derslere devam etti ancak Milhaud'dan hayal kırıklığına uğradı ve birkaç hafta sonra derslerini bıraktı.
1953 Mart'ında, yeni kurulan Köln'de Nordwestdeutscher Rundfunk (NWDR) Elektronik Müzik Atölyesi'nde Herbert Eimert'e asistanlık yapmak üzere Paris'ten ayrıldı. 1954'ten 1956'ya kadar Bonn Üniversitesi'nde Werner Meyer-Eppler ile fonetik, akustik ve bilgi teorisi okudu.
Özel hayatında da kısaca bahsedelim tabii ki. 29 Aralık 1951'de Hamburg'da Stockhausen, Doris Andreae ile evlendi, dört çocukları oldu. 1965'te boşandılar. 3 Nisan 1967'de, San Francisco'da, iki çocuğu olduğu Mary Bauermeister ile evlendi. Onunla da 1972 yılında boşandılar. Stockhausen'in çocuklarından dördü profesyonel müzisyenler oldu ve bazı çalışmalarını özellikle onlar için oluşturdu. Klavierstück XII ve Klavierstück XII kızı Majella için yazılmıştı.
Darmstadt'daki Internationale Ferienkurse für Neue Musik'de 1953'te ilk kez ders verdikten sonra Stockhausen, Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya'da konferanslar ve konserler vermeye başladı. Özellikle fikirleri Amerika'da kabul gördü ve bazı üniversitelerde profesör olarak dersler verdi. 1963'ten 1968'e kadar Yeni Müzik için Köln Kurslarını kurdu ve yönetti. 1971'de Hochschule für Musik Köln'de Kompozisyon Profesörü olarak çalışmaya başladı. 1977'ye kadar öğretmenlik yaptı. 1998 yılında, Kürten'de her yıl düzenlenen Stockhausen Kurslarını kurdu.
1950'lerin ortalarından itibaren Stockhausen, genellikle geleneksel olmayan aygıtları da içeren kendi müzik notalarını düzenlemeye başladı. Bestelerini Universal Edition'dan yayınlıyordu. 1970'lerin başında, Universal Edition ile anlaşmasını bitirdi ve kendi eserlerini Stockhausen-Verlag imzası altında yayınlamaya başladı. 1990'ların başlarında, Stockhausen bu noktaya kadar yapmış olduğu müziğin kayıtlarını dijitalleştirmek için bir plak şirketi kurdu ve eserlerinin teliflerini bu şirkete aktardı.
Stockhausen 5 Aralık 2007 sabahı Kuzey Ren-Vestfalya Kürten'de ani kalp yetmezliğinden öldü. Sadece bir gece önce Bologna Mozart Orkestrası'nın performansıyla ilgili bir çalışmayı bitirmişti. Vefat ettiğinde 79 yaşındaydı.
Stockhausen, konservatuarın daha üçüncü yılında ciddi bir şekilde eserlerini bestelemeye başladı. Oda orkestrası ve cappella korosu için eserlerin yanında oda orkestrası eserleri de bestelemeye başlamıştı.
Ağustos 1951'de, ilk Darmstadt ziyaretinden hemen sonra, Stockhausen, Schoenberg'in on iki ton tekniğini reddeden bir athematik seri bileşimi ile çalışmaya başladı. Musik gibi, en eski kompozisyonların çoğunu bu bakış açısı ile yazmıştı. Erken dönem çalışmaların birçoğu, ki bunların içinde Klavierstücke I – IV başlıklı ilk dört Klavierstücke seti dahil olmak üzere bu dönemin yapıtlarıdır. Bununla birlikte, aynı yıllardan birkaç eser, 1952’den beri Stockhausen'in eserlerinde bulunmaya başlayan “devam eden kompozisyon konseptinde yazılmıştı. Buna da örnek "Klavierstück I" verilebilir.
1952 yılının Aralık ayında, Pierre Schaeffer'in Paris musique concrète stüdyosunda öğrendikleri ile Konkrete Etüde'yi kurdu. 1953 yılının Mart ayında Köln'deki NWDR stüdyosuna geçti ve elektronik müziğe döndü ve ardından karma konserler verdi. İlk elektronik eseri Gesang der Jünglinge ile ses kaynaklarının mekansal yerleşimlerini tanıttı. 1955'ten başlayarak Meyer-Eppler ile yaptığı çalışmalarla fikirlerini pekiştiren Stockhausen, kompozisyon için yeni “istatistiksel” kriterler geliştirdi, ses hareketinin yönelme eğilimlerini, ”bir durumdan diğerine, harekete dönüşen ya da geri dönmeden,” şeklinde açıklamaya başladı. Stockhausen için ilk devrim 1952/53 yıllarında, ses jeneratörleri, modülatörler, ile oluşturan müzik eserleri, elektronik kaset müziği ve uzay müziği alanlarında yaşandı. Somut ve soyut (sentetik) ses olasılıklarıve uzayda sesin kontrollü izdüşümü gibi bir açıklama getirdi Space Music dediği şeye....
Elektronik müzikle yaptığı çalışmalar, müzisyenin bireysel yeteneklerinin ve belirli bir performansın örneğin salon akustiği gibi koşulların bir kompozisyonun belirli yönlerini belirleyebileceği araçsal ve vokal müzik tarzlarını keşfetmeye götürdü. Bunu "değişken form" olarak adlandırdı. Zyklus'ta (1959), örneğin enstrümantal müzik için grafik gösterimi kullanmaya başladı. Yapıtlarının çoğunda, enstrümanlar eşzamanlı olarak ve birbiri ardına sıralanıyordu örneğin Kontra-Punkte.
1960 yılında, Stockhausen, dört orkestra ve dört koro için Carré ile birlikte vokal müziği kompozisyonuna geri döndü. (İki yıl sonra, solo soprano, dört koro grubu ve 13 enstrümanist için Momente adlı geniş bir cantata yazmaya başladı. 1960'ların geri kalanı boyunca, Prozession (1967), Kurzwellen ve Spiral (her ikisi de 1968) gibi canlı performans çalışmaları için "sezgisel müzik" kompozisyonları ile sonuçlanan "süreç kompozisyonu" gibi yeni fikirler keşfetmeye devam etti. Expo 70'de ilk kez sunulan eserleri bu düşünceler ile yazılmıştı. Expo konusu mühim. Mixtra, Maconie ve Mikrophonie serileri tamamen özel elektronikler için bestelenmişti. Bu dönemde iki eseri önemlidir. Telemusik (1966) ve Hymnen (1966–67)
Expo 70'de Alman Pavyonu için yazdığı eserlerde mekânsallaştırma kavramları ön plana çıkmıştı. Hymnen (1966–67). Üç orkestra için Gruppen (1955–57) bu dönemin önemli eserlerdir. 1958'de "Uzay Müziği" kavramını ortaya attı ve derslerinde, “mekânsal müziğin gereksinimlerine uygun” yeni türden konser salonları inşa edilmesini fikirlerini paylaşmaya başladı. Onun hayali hoparlörlerin asıldığı küresel bir alan. Bu küresel alanın ortasında, dinleyiciler için ses geçirgen, şeffaf bir platform olacaktı. Yukarıdan, aşağıdan ve diğer tüm noktalardan gelen müziği dinleyebilmesini istiyordu dinleyicilerin.
Expo hikayesine dönersek 1968'de, Batı Almanya hükümeti Stockhausen'i, 1970 yılında Osaka'daki Dünya Fuarı'nda Alman Pavyonunda işbirliği yapmaya ve sanatçı Otto Piene'le ortak bir multimedya projesi oluşturmaya davet etti. Projedeki diğer isimler pavyonun mimarı Fritz Bornemann, Berlin Teknik Üniversitesi Elektronik Müzik Stüdyosu yöneticisi Fritz Winckel ve Max Mengeringhausen vardı. Pavilion teması, Bornemann'ın geniş bir çimenliğin altındaki sergi salonlarını “dikme” ye bağlı olarak “müzenin bahçeleri” idi. Bağlantılı bir oditoryum “yerden filizleniyor”du. İlk olarak, Bornemann bu oditoryumu bir orkestra olarak, orkestra orkestrası podyum ve etrafındaki seyirci alanı ile tasarladı. 1968 yazında Stockhausen, Bornemann'la buluştu ve bu anlayışı merkezdeki seyircilerle küresel bir alana dönüştürmeye ikna etti, hoparlör gruplarının etrafı, kürenin iç duvarları etrafında farklı "enlemlerde" yedi halkada kuşatıldı. Stockhausen'in biyografisini yazan Michael Kurtz'a göre, “Birçok ziyaretçi küresel oditoryumun genel merkez bandın ortasında bir huzur vahası olduğunu hissetti ve bir süre sonra Expo 1970'in başlıca ilgi alanlarından biri haline geldi” Bakınız yukarıdaki fotoğraf.
Şunu söylemek lazım, II Harbin hemen arkasından dünya çapında düzenlenen fuarlar yani Expo'lar devletlerin gövde gösterisi yaptığı alanlar haline gelmişti. Sadece ekonomik veya askeri güç değil, kültür ve sanat açısında da gövde gösterisi yapılıyordu.
1970'li yıllara iki piyano ve elektronikler için yazdığı bana sorarsanız muhteşem "Mantra" ile başlayan Stockhausen, tek, çift veya üçlü melodik çizgi formülü izdüşümünü ve çoğalmasını içeren bir teknik formülasyona döndü. Bu on yıl boyunca Stockhausen tarafından yapılan diğer büyük eserler arasında Orchestral Trans (1971) ve Tierkreis melodilerini kullanan iki müzik tiyatrosu kompozisyonu yer alır: Musik im Bauch ("Belly'de Müzik") altı perküsyonist (1975) ve bilim kurgu için " opera "Sirius (1975–77), dört mevsim için dört farklı versiyona sahip soprano, bas, trompet ve bas klarinetli sekiz kanallı elektronik müzik için her biri bir buçuk saat süren çok ilgi çekici bir eserdir. 1970'lerin son zamanları Stockhausen için operalar ile başlar. Bu dönem operalar özellikle ayinler ve farklı kültürlerden etkilenir. Japon Noh tiyatrosu, erken dönem Hristiyan ve Hindu ayinleri eserlerini etkiler. Bu dönemde çok önemli eserler ortaya çıkmıştır. Ancak bunları farklı yazılarda anlatmaya çalışacağım.
Müzik teorisi alanına bakalım birazda. 1950'lerde ve 1960'ların başında, Stockhausen müzik teorisi alanında önemini ortaya koyan bir dizi makale yayınladı. Her ne kadar bunlar Mozart, Debussy, Bartók, Stravinsky, Goeyvaerts, Boulez, Nono, Johannes Fritsch, Michael von Biel ve özellikle Webern'in müziklerini analiz etse de, doğrudan doğruya Stockhausen kendi kompozisyon teorisi fikirlerini yazıyordu. Kromatik ölçeğe benzer bir oniki tempolu ölçeği geliştirir, Overtone serisine benzer şekilde, temel bir süre boyunca giderek daha küçük, integral alt bölümler oluşturma tekniği, ardışık ve eşzamanlı orantılardaki kısmi zaman alanları ve alan boyutları kavramının müzikal uygulamaları, bir dizi orandan büyük ölçekli formları projelendirme yöntemleri, "istatistiksel" kompozisyon kavramı, "aksiyon süresi" kavramı ve ilişkili "değişken form" "yönsüz zamansal alan" kavramı ve onunla birlikte "polivalent form" birbiri ardına ve bağlantılı şekilde ortaya çıkmış ve zaman içerisinde teoriden notlara dökülen çalışmalar olmuştu.
Bu döneme ait diğer önemli makaleler arasında "Elektronische und Instrumentale Musik" "Elektronik ve Enstrümantal Müzik", çok önemlidir. 1960'lardan sonra tüm bileşimsel yapının "timbre" olarak düşünülebileceğini öne sürdü: "renk, uyum ve melodi, metre ve ritm, dinamizm ve biçim gibi farklı deneyimler sunan bileşenler, bu birleşik zamanın farklı segmental aralıklarına karşılık gelir" ve ortaya çıkan herhangi bir bileşim seviyesindeki toplam müzikal sonuç, daha basit bir sürenin "spektrumu"dur yani bu sürenin yapısının genel etkisi olarak algılanan "tını", şimdi sürenin sadece "ritmik" alt bölümlerini değil, aynı zamanda göreceli "dinamik" gücünü gösterir.
Yorumlar
Yorum Gönder