Caz Müziğin Tarihçesi


Caz pek çok farklı insanların mirasından oluşmaktadır. 1800'ler de Amerika’nın güneyinde müzik Afrika kökenli kölelerin yaşam alanlarında hayatın ayrılmaz bir parçasıydı. Kutlamalarda, yaslarda, eğlencelerde, çalışırken ve bu müzik Avrupa-Amerika geleneksel müziği ile harmanlanarak blues, ragtime ve diğer müzik formlarını yarattı.

İlk ortaya çıkışından şimdiye dek, caz 19 ve 20. yüzyıl Amerikan popüler müziğinden etkilenmiştir. Caz terimi ilk batı kıyısında ortaya çıkmış ve Chigago’da 1915’lerde yapılan müziği tanımlamak için kullanılmıştır. Bu zamandan öncede caz New Orleans’ta yapılsa da caz ismi ile adlandırılmamaktaydı.


Caz’ı tanımlamak oldukça zor çünkü Ragtime’dan günümüz Fusion akımlarına kadar değişkenliklere dayanır. Belki de onu bir sanat müziği formu olarak tanımlayabiliriz Amerika kökenli ama siyahların Avrupa müziği ile karşı duruşlarıyla şekillenen bir form olarak.


Köken
1800'lerin başında Amerika’ya yüz binlerce Afrikalı köle getirilir, bunların çoğu batı Afrika kökenli olup kendi müzik geleneklerini de beraberlerinde getirirler. 1843’e dek New Orleans’da Afrika dans ve davullarının olduğu festivaller düzenlenir tıpkı benzerlerinin New York ya da New England’ta yapıldığı gibi. Afrika geleneksel müziği Avrupa tarzı armoni içermez , tek seslidir.

19 uncu yüzyılın başlarında Avrupa sazlarını çalmayı öğrenen siyah müzisyenlerin sayısı artmaktadır. Sonuçta Güney Amerika, Karayip ve diğer köle melodileri salon müziği olarak piyano ile icraya başlanır. Siyah köleler “harmonik” tarzları da öğrenerek kendi müzikleri ile harmanlarlar

1890-1910 arası (Ragtime)
1800'lü yılların sonunda Güney Amerika’da Ragtime cazın gelişimine katkıda bulunan erken müzik tarzlarından biriydi. Ragtime tamamen piyano için bestelenirdi. Piyanist sol eliyle sabit olarak "boom-chic" bas ve akorları, sağ eliyle de ritmi değiştirerek çalardı bu ragging diye tanımlanırdı, belki de ragtime buradan gelmektedir. Bu tazın önde gelenleri yandaki Scott Joplin (resmi altta), Artie Mathews ve James Scott idi.

Blues
Ragtime gibi Blues‘da caz müziğin gelişimine katkıda bulunan önemli bir tarzdır. Etkileyici ve vokal geleneğine bağlı Blues parçaları 20'inci yüzyıl başındaki Afro-Amerikan insanların duygu ve hikayelerini anlatır.

Blues sadece bir müzik türü değildir aynı zamanda o zamanki Afro-Amerikalıların hayat biçimidir. Blues yorumcuları gitar ya da gitar, piyano, mızıka eşliğinde söylerler.


1917-1920 (Dixieland)
1910 yılların sonu ve 20’li yılların başında New Orleans’ta Blues ve ragtime diğer geleneksel yerel grupların ve diğer pek çok unsurun etkisiyle adına Dixieland denen caz tarzı doğdu ki bu geleneksel caz ya da New Orleans cazı olarak da bilinir. Caz büyük popülarite kazandığı için kuzeyde New Orleans’tan Chigago’ya , New York, Kansas ve orta kesimde Midwest’ten Kaliforniya’ya yayıldı.

Dixieland adı New Orleans’lı bir grup olan The Original Dixieland Jazz Band‘ten gelir. Grup bu tarz ilk çalışmayı 1917’de yapmıştır ve plak çok popüler olup uluslar arası tanınmıştır.

Dixieland caz gruplarının ortak enstrümanları trompet, kornet, klarnet, saksafon ve trombondur. Ritm kısımları ise banjo, piyano, davul, yaylılar ya da tumba ile çalınır. Bu tarz genellikle enstrümantal olarak icra edilir.

Dixieland cazının büyük ustaları içinde trompette Louis Armstrong ve Bix Beiderbecke, piyanoda Jelly Roll Morton, trombonda Edward ”Kid” Ory, klarnette Sidney Bechet ve grup lideri olarak tabii ki trompette King Oliver ilk akla gelenlerdir.

1920‘ler (Erken Big Band Müzik)

1920’lerde Dixiland cazın yükselişiyle 10 müzisyen ya da daha fazlasından oluşan orkestralarla icra şeklinde yeni bir tarz doğdu. Bu orkestralar Big Band olarak adlandırıldı. Bunlar klarnetten çok saksafona dayalı idiler.
Yukarıda Big Band orkestralarının tipik oturum şablonu görülmektedir

Tüm enstrümantasyon üç gruba ayrılmıştı; pirinç grubu (trompet ve trombonlar), nefes grubu (saksafonlar ve kimi zaman klarnet) ve ritm grubu ( piyano, bas, davul, gitar ve daha sonraları vibe) Genelikle Big Band aranjmanları “Standard” bir formu takip eder.

1. Melodi tüm orkestra tarafından ahenk içinde çalınırdı; 2. Sololar melodinin özünü ve akorları çalardı.

Big Band orkestraları tarafından çalınan müzik Swing olarak adlandırıldı, bu insanların rahatça dans edebileceği bir tarzdı. Bu tarz hemen hemen 20 yıl popüler oldu ve Swing 1940’ların ortalarına dek ulaştı. Bu süre zarfında yüzlerce orkestra ABD’de çaldılar. Kimi zaman vokalist ile olmak üzere klasikler ortaya çıkardılar. En önemli orkestralar içinde ilk akla gelenler Duke Ellington, Benny Goodman, Fletcher Anderson orkestralarıdır.


1930‘lar–1940’lar (Big Band patlaması)
Big Band müziği büyük durgunluk ve yaklaşan ikinci dünya harbine karşın 30’lar ve 40’larda popülaritesini arttırdı. Müzisyenler bar ve kulüplerde saatlerce süren performanslar sergilediler. Radyonun yayılması Big Band müziğini insanların evlerine dek ulaştırdı.Big Band patlaması büyük ustalarında orkestralarda yan yana çalmalarını sağladı. Örnek vermek gerekirse klarnetçi Benny Goodman, tromboncu Tommy Dorsey, klarnet ve saksafoncu Jimmy Dorsey, tromboncu ve aranjör Glenn Miller (resmi yukarıda), piyanist ve besteci Duke Ellington ve daha pek çoğu, tabii eşlik eden usta yorumcuları da unutmamak gerek destansı Billie Holiday, diva Ella Fitzgerald, Bing Crosby, Frank Sinatra gibi.

1940‘lar–1950’ler ( Bebop)
Bebop tarzı Big Band’e büyük bir tezat olarak 1940’larda çıktı. Bu tarz ufak müzisyen gruplarınca icra edilirdi; 4 ya da 6 müzisyen. Ufak gruplar daha fazla solo imkanı müzisyenlere tanı-yordu. Müziğin kendisi çok komplike melodi ve akorlar-dan oluşuyordu, Bebop daha çok dinlemeye yönelik dansa uygun olmayan bir tarz idi.

Bebop’un gelişmesine trompetçi Dizzy Gillespie ve alto saksafoncu Charlie Parker ön ayak olmuştur. Düzenli tarz Big Band müziği aksine düzensiz uzun ve kombine swing tarzı melodiler ortaya koymuşlardır.

Diğer akla gelen Bebop ustaları saksafoncu Sony Stitt, Dexter Gordon, gitarist Kenny Burrel, Tal Farlow, piyanist Oscar Peterson, Bud Powell, Thelonius Monk, basçı Charles Mingus‘tur.

Cool Jazz:
1940’larda pek çok farklı tarz aynı anda ortaya çıkmıştır. Cool Jazz 40’ların sonunda Bebop ile aynı zamanda ortaya çıkar ve yıllarca popüler olarak kalacaktır. Bu tarz Bebop’tan daha yumuşak, ince, güçlüdür ve 20'inci yüzyıl bestecilerinin -Stravinsky ve Debussy gibi- harmonilerinden etkilendiği söylenebilir.

Bu tarzın en önemli iki ismi trompetçi Miles Davis (resmi yukarıda) ve piyanist, besteci-aranjör Gil Evans’tır. Diğer önemli müzisyenler arasında saksafoncu Garry Mulligan, Lee Konitz, trompetçi Chet Baker, gitarist Wes Montgomery, piyanist Dave Brubeck sayılabilir

Latin Jazz (1930’lardan günümüze)
Latin etkisindeki caz Latin dans ritmlerinin caz melodileri ile kombinasyonu ile karakterize edilir. Amerikan müziğine Latin ezgilerinin etkisi 30’larda başlamıştır. 50’ler ve 60’ larda bu etki tam manasıyla mambo, cha-cha, samba ve bossa-nova gibi Latin dans ezgilerinin etkisiyle güçlenmiştir. Samba ve Merenque tarzları bugünde Amerikan müziğinde etkisini sürdürmektedir

Kimi grup liderleri bu müzikten etkilenmişlerdir örnek olarak, Dizzy Gillipsie ve Stan Kenton, saksafoncu Stan Getz- Coleman Hawkins

Free Jazz (1960-günümüze dek)
Free Jazz cazda 1960’larda gelişen yeni yönelimleri kategorize etmek üzere kullanılan bir terimdir. Deneysel ve kışkırtıcıdır. Yeni tınılar kullanır batı’ya ait olmayan Orta Doğu, Çin, Hindistan ya da Afrika müziklerinden. Müzisyenler bağımsız ve spontone çalarlar kimi zaman bu organize bir kaos hissi verir

Bu tarza öncülük eden iki önemli isim saksafoncu Ornette Colemann  ve piyanist Cecil Taylor’dır. Diğer akla gelenler piyanist Muhal Richard Abrams, Carla Bley’dir.

Fusion (1970’lerde günümüze)
Bu tarz Jazz-rock veya Fusion olarak adlandırılmaktadır. Caz ve Rock ritmlerinin kombinasyonu ile oluşur. Genellikle akustikten çok elektroniktir. Synthesizer'lar, elektro baslar ve gitarlar içerir.

En çok bilinen Fusion müzisyenleri, piyanist Chick Corea, Herbie Hancock (yanda), gitarist Pat Metheny ve basçı Stanley Clarke’dır. Başarılı Jazz-Rock grupları ise Weather Report, Chicago, Blood, Sweat and Tears ve Chase’ dir

Sizlere elden geldiğince kısa olarak engin bir deniz ya da dipsin bir kuyu diye tanımladığım caz müziğinin tarihçesini yukarıda anlatmaya çalıştım ve yazımın sonunda sonsuzluğa göçen büyük ustaları saygıyla anarak sizlere müzik dolu günler dilerim.

Bülent Şaman ( Bohlener)
Tüm resim alıntıları:Wikimedia Commons

Ayrıca bakınız,

Yorumlar

Yorum Gönder