“Where I’m Coming From” albümüyle bazı çevrelere ve en önemlisi de kendine rüşdünü ispat eden Stevie Wonder için hasretle peşinde koştuğu ve uğrunda Motown’la savaştığı yeni bir dönem başlar. Bu dönem öncesinde yaşananlara şuradan ulaşabilirsiniz.
Cebindeki yeni sözleşmeyle sanatsal özgürlüğünü sonuna kadar değerlendirme niyetinde olan sanatçı çıktığı bu yolda ilerlemek için işe birkaç önemli değişiklikle başlar.
Yeni çevre – yeni stüdyo – yeni sound. Öncelikleri bunlardır.
Detroit’ten New York’a taşınan Stevie yeni albümü için kendine ait yeni stüdyosu ve yeni yapım şirketi Black Bull Productions ile fark yaratan çalışmalara başlar. Müziğindeki sound’u günden güne klasik Motown tınılarından uzaklaştırıp synthesizer ağırlıklı melodilere kaydırması gerektiğini düşünen sanatçı pek yakında oldukça doğru tercihler ve keşifler yaptığını anlar. Bugüne dek kendisine ve onlarca Motown sanatçısı ve grubuna eşlik eden Funk Brothers müzik geleneğini ve Gordy güdümlü yapımcıları bir kenara iterek yeni arayışlara girer.
Tonto
Bu arayışların en başında Tonto’s Expanding Head Band, kısacası Tonto gelir. Yazı dizimizin bir önceki bölümünde çok kısa değindiğim Tonto grubu Malcolm Cecil (müzisyen-yapımcı) ve Robert Margouleff (kayıt mühendisi) ikilisinden oluşuyor. Elektronik müzikte öncü sayılabilecek bu grup, deneysel synthesizer sound’ları ve fütüristik tınıları ile kendilerinden ilk olarak 1971 albümleri “Zero Time”de söz ettirmeyi başarırlar. Bu çalışma Stevie Wonder’in oldukça ilgisini çeker ve yeni albüm için Tonto ekibiyle ortak yapımcılık (associate producer) düzeyinde anlaşır. Üçlü yepyeni ufuklara yelken açarken yalnızca 1 hafta içerisinde 17 parçaya imza atar!!!
Artık Rythm & Blues ve Soul müziği dinleyenleri yepyeni bir sound bekler.
Keyboard Magazine yazarı John Diliberto 1984 yılında Stevie Wonder ve Tonto ortaklığını şu şekilde ifade eder:
“Beatles grubu Sgt. Pepper ile beyaz rock müziğini nasıl değiştirdiyse, bu işbirliği de siyahi pop müziğin perspektiflerini bir o kadar değiştirmiştir”.“… this collaboration changed the perspectives of black pop music as much as The Beatles’ Sgt. Pepper altered the concept of white rock”.70’li ve 80’li yıllarda Quincy Jones, Bobby Womack, The Isley Brothers, Billy Preston, The Doobie Brothers gibi sanatçılarla da işbirliğine giden Tonto, Brian De Palma’nın 1974 yapımı filmi “Phantom of the Paradise” ile sinema ekranlarıyla da buluşur.
Tonto – Stevie Wonder işbirliğini, aynı zamanda devasa TONTO synthesizer‘in çalışma prensibini anlatan 27 dakikalık ilginç bir belgesel buldum. Buyrun, aşağıdadır;
Tek kişilik bir orkestra
Niye “Music Of My Mind” denmiş diye sormak mümkün. Bunun cevabı albümün kendi içerisinde aslında. Stevie Wonder bu albümde (lafın gelişi olarak değil) “gerçek” anlamda tek kişilik bir orkestra gibi hareket ediyor. Wonder bu albümde; piyano, davul, mızıka, org, Hohner clavinet, klavsen (kiliselerde çalınan piyano benzeri bir çalgı), Arp ve Moog synthesizer çalmış. Sadece trombonu Art Baron’a, gitarı da Buzz Feiten’e kaptırmış :). Albüm ağırlıklı olarak Stevie Wonder tarafından kalem alınmış olsa da bir önceki albümde olduğu gibi eşi Syreeta ve onun kızkardeşi Yvonne Wright’tan söz veya beste noktasında ufak bir destek almış. Böylece “Music Of My Mind”, Tamla Motown etiketiyle, Tonto gözetiminde, Stevie’nin inovatif çabaları ve şiirsel kompozisyonlarıyla 1972 yılının 3 Mart’ında doğmuştur.
Bu “tek kişilik orkestra” sürecini en iyi ifade eden sözcükler plağın arka kapağında uzunca bir yazıyla ifade edilmiş. Yazının sonundaki kısa bir alıntı şöyle der;
"İnsan kendi enstrümanıdır. Enstrüman bir orkestradır.""The man is his own instrument. The instrument is an orchestra"
“Music Of My Mind” albümünün tracklisti;
A Yüzü
Love Having You Around – 7:21
Superwoman (Where Were You When I Needed You) – 8:04
I Love Every Little Thing About You – 3:46
Sweet Little Girl – 4:54
B Yüzü
Happier Than The Morning Sun – 5:18
Girl Blue – 3:35
Seems So Long – 4:27
Keep On Running – 6:35
Evil – 3:35
Superwoman
Albümü müzikseverlere daha yakından tanıtmak amacıyla single olarak “Superwoman” ve “Keep On Running” parçalarında karar kılınır.
Bunlardan birincisi “Superwoman”e ayrı bir paragraf açmak istiyorum. Zira bu şarkının albüm versiyonu benim nezdimde hem bu albümde, hem de Stevie’nin kariyerinde çok özel bir yeri var. O dönem için, hatta şu an için dahi uzunca sayılabilecek 8 dakikalık “Superwoman” tempo ve içerik yönünden farklı ve belirgin 2 bölüme ayrılmış. Orta tempoyla seyreden ilk bölümde sevgilinin bir amaç uğruna şarkıcıyı terk etmesi konusu işleniyor. 3. dakikadan sonra Tonto Synthesizer tınılarıyla başlayan şarkının 2. bölümü bambaşka bir melodiye, aynı zamanda çok hoş bir balada dönüşüyor. İşte bu 2.bölümde şarkıcının aynı sevgiliye olan "ihtiyacım olduğunda neredeydin" şeklinde bir serzenişiyle karşı karşıya kalıyoruz. “Superwoman” şarkısının 2. bölümü bu kez bir önceki “Where I’m Coming From” albümde bulunan “Never Dreamed You'd Leave In Summer” şarkısının altyapısı üzerine kurgulanmış, bir çeşit “remake” olarak karşımıza çıkıyor. "Never Dreamed..." parçasıyla ilgili bilgiyi buradan alabilirsiniz.
2 bölüm ve 8 dakikalık bu hikayeyi 70'li yılların başında bir 45’liğe sığdırmak pek mümkün değildi, zamanın 45'lik geleneklerine de aykırıydı. Maxi Single formatının da olmadığını düşünürsek 2 alternatif kalıyordu. Ya parçayı A yüzü – B yüzü olarak ikiye bölüp yayınlayacaktınız, ya da albümü alıp dinleyecektiniz. Şimdi geriye dönüp baktığımızda plak şirketi “Superwoman” şarkısı için verebileceği en kötü kararı vermiş diye düşünüyorum. 45’lik olarak piyasaya sunulan 3:33 dakikalık parçada sadece 1. bölüme yer verilmiş, parça adeta öksüz bırakılmış. Şarkıyı albüm versiyonuyla dinlemeye devam o halde.
“Music Of My Mind”de “Superwoman” dışında çok beğenerek dinlediğim parçalar; Talk box efekti ile vizyoner ve güncel bir havası bulunan “Love Having You Around”, mükemmel bir Pazar uykusu çektikten sonra dingin ve neşeli bir uyanma hissi veren “Happier Than The Morning Sun”, “I Love Every Little Thing About You”, “Keep On Running” ve “Evil”.
Stevie ve Rolling Stones turnesi
Stevie Wonder, “Music Of My Mind” albümü yayınlandıktan sonra bu başarısını sürdürebilir kılması ve albümü daha iyi tanıtmak amacıyla 1972 yazında Rolling Stones grubuyla birlikte bir turneye çıkmaya karar verir. 48 konserden oluşan, 1972 yılının Haziran ve Temmuz aylarını kapsayan Rolling Stones’un bu Kuzey Amerika turnesi “Exile On Main St.” albümünü destekleme amacı taşır. Birçok müzik yazarı Stevie Wonder’ın “ön grup” olarak sahne almasını sürpriz ve "yakışıksız" olarak nitelendirse de amaç son derece açık ve nettir. Bu da Mart ayında çıkardığı albümü farklı bir kesime (Rock dinleyip beyaz ırktan olanlar) tanıtmak, bu crossover dinleyicisine ulaşıp daha geniş kitlelere hitap etmek.
Düşünsenize, hem Stevie Wonder hem de Rolling Stones aynı gece, aynı sahnede. Vavvv :)
Plak formatı
Bendeki plak 2008 yılı ABD baskısı olup açık taba renginde, mermer yüzeyi görünümlü bir baskı. 180gr. ağırlığında ve açılır kapaklı olan bu nüshanın detayları şuradadır. Discogs ayrıca bu baskının sınırlı sayıda olduğunu yazar. Yaşadık desenize :) Bu arada aşağıda ilk gif'ime de merhaba diyebilirsiniz.
Yazı dizimizin bir sonraki durağı Ekim 1972’de yayınlanan “Talking Book” albümü olacak.
Albümü Spotify'den dinlemek için;
R&B, Soul ve Funk dolu günler diliyorum.
Sevgiler,
Aykut Öğer
Stevie Wonder’ın Olgunluk Dönemi. 6 yılda 6 “muhteşem” albüm sığdırılan 1971-1976 dönemi Stevie için tam anlamıyla bir başarı öyküsüydü. Bu konuyu ele aldığımız yazı dizisi. Bölüm-1 / Bölüm-2 / Bölüm-3 / Bölüm-4
Yorumlar
Yorum Gönder