György Ligeti - Artikulation



Artikulation, György Ligeti'nin elektronikler için bestelediği önemli bir eseridir. Ocak ve Şubat 1958'de bestelenen ve notaya dökülen bu eser, aynı yılın Şubat ve Mart ayları arasında Gottfried Michael Koenig ve Karlheinz Stockhausen'in asistanı Cornelius Cardew tarafından manyetik banda kaydedildi. Bu kayıt Batı Alman Radyosu'nun Elektronik Müzik Stüdyosu'nda (WDR) yapıldı. Artikulation farklı ses birimleri ve parçalarından oluşuyor ve Ligeti'nin kendi anlatımı ile kelimelerin söylenmediği bir konuşma gibi dinlenebilir.


Bu eserin "Artikulation" adlandırılmasının sebebi  yapay bir dil gibi tasarlanmış olmasıydı. Soru ve cevap, yüksek ve düşük sesler, çokdilli konuşma ve kesintiler, dürtüsel sanrılar ve mizah, karalama ve fısıldama. Bu tanımlamalar 1970 yılında Ligeti'nin verdiği bir röportajda bestesini anlatmak için kurduğu cümleler.

Eser genel olarak "3:53" veya "3.55" dakika uzunluğunda icra edilmiş. Bu arada yanlış okumadınız 4 dakikadan az gerçekten. İlk olarak 25 Mart 1958'de WDR Köln tarafından düzenlenen "Musik der Zeit" konser serisinde ve 4 Eylül 1958'de Darmstadt'da dinleyiciler ile buluştu. Bu 2 konserde de bestenin quadraphonic yani dört kanal olarak kaydedilmiş hali dinleyicilere çalındı. Bu durum 90'lara kadar böyle devam etti. İlk kez Mart 1993'te New England Konservatuarı'nda kaydın stereo versiyonu çalındı.


Daha önce yayınladığımız Ligeti biyografisinde, bestecinin yaşam öyküsünden uzun uzun bahsetmiştik. Ayrıntılar için mutlaka göz atınız. Ligeti 1956 yılında Budapeşte'den Köln'e kaçmak zorunda kalmıştı. "Artikulation" Ligeti'nin eser kataloğunda Köln'de yazılmış üç elektronik parçadan bir tanesi. Besteci enstrümantal müziğe dönmeden önce elektronik eserlerinden sadece iki eserini tamamlayarak kaydedebilmiştir. 1957 yılında "Glissandi" ve hemen bir yıl sonra da "Artikulation"

Köln döneminin üçüncü ve son eseri başlangıçta "Atmosphères" adını verdiği daha sonra ise "Pièce électronique Nr. 3" olarak adlandırdığı beste dönemin teknik sıkıntılar ve yetersizlikler yüzünden bir türlü bitirilememişti. 1996 yılında Hollandalı besteciler Kees Tazelaar ve Institute of Sonology'den Johan van Kreij eseri tamamlamayı başardılar.Ancak şimdilik konumuz bu değil...

Artikulation'un ortaya çıkmasında Ligeti'nin etrafındaki pek çok besteci gibi, “müzik ile konuşma arasındaki ilişki” nedir sorusundan ilham almıştır. Dil bilimci Werner Meyer-Eppler'in bu soruyu ele alma biçimi Ligeti'yi doğrudan etkilemişti.

Ligeti biyografisinde, sıklıkla bahsettiğimiz gibi ses parçalarının seçiminde ve genel temada dil bilim ile alakalı bilgilerin yanında şans faktörünü de kullanmış. Seri bölüm, deneysel bölüm ve alegorik bölüm gibi dil bilim ile alakalı parçalar, dönemin, sinüs dalgası, beyaz gürültü ve impuls üreteçleri ve filtreler gibi teknolojileri kullanılarak yaratılmaya çalışmış. Sinüs dalgası, beyaz gürültü ve impuls üreteçleri ve filtreler dediğimiz şeyler dönemin elektronik müziğinin imkanları ve elde bulunan efektleri olarak düşünülebilir.

Müzik tarihçisi Thom Holmes 2012 yılında eseri anlatmak için Ligeti'nin şöyle dediğini anlatıyor;  ilk olarak, çeşitli grup ve çeşitli iç organizasyon türlerinden gürültü veya yapay fonemler yani ses birimleri seçtim. Grenli, gevrek, lifli, yapışkan, yapışkan ve kompakt malzemeler. Karışmış ve karışıma dirençli olabilecek bu malzemelerin göreceli geçirgenliğinin incelenmesi idi.

Çok çeşitli olası ve yapay ses birimlerini düşünerek, bunları kaydeden ve bunları çeşitli kategoriler içerisinde gruplandıran Ligeti, kullanılan her bir bandın maksimum uzunluğunu belirlemek için bir formül oluşturdu ve daha sonra rastgele, birbirine benzemeyen veya benzer "fonemleri" yani ses birimlerini bulunduğu yerden dışarı çıkaran, onları "metinlere" birleştiren ve ardından bunları "kelimeler" e indiren bir süre tasarladı. Tüm bu sürecin Ligeti'nin terk ettiği elektronik müzik sonrası eserlerine nasıl etki ettiği konusunda bolca tartışma vardır.

Müzik teorisyeni ve akademisyen Fred Lerdahl -ki kendisi Sibelius, Schoenberg, Bartók, Stravinsky, Carter, Messiaen ve Ligeti üzerinde büyük etki yaratmıştır- discretizasyon veya ayrıklaştırmanın sadece müzikal analiz için değil, aynı zamanda dinleyicilerin algısı için gerekli olduğunu söyler. Yine kendi cümleleriyle ayrıklaştırmanın  Artikulation gibi eserlerde uygulanamayacağını savunur.



Bunun görüşün aksine, 1970 yılında Stuttgart Müzik ve Sahne Sanatları Üniversitesinden grafik tasarımcı Rainer Wehinger, eser  "Hörpartitur" veya "dinleme için notaya aktarım tasarlar. Bir transkripsiyon gibi özel grafik sembolleri ile farklı ses efektleri temsil edilerek ortaya "benzersiz ve çekici bir estetik" ve "izlenerek takip edilmesi kolay" bir görsel tablo ortaya çıkartır ve bu Ligeti tarafında da kabul görür. Yukarıda videosunu bulabilirsiniz. Tabii bu durum bolca tartışma yarattı. Bu çalışmanın yani bir müzik eserini görselleştirmenin, onun sanatsal değerini azalttığını savunanlar da az değil.

Buraya kadar okuduklarınızdan bir şey anlamadıysanız anlaşılır bir özet geçelim. Artikulation aslında müzik ile konuşma arasındaki ilişkinin tartışıldığı bir makalenin notaya dökülmüş versiyonu diyebiliriz. Bu notaya dökme işlemi ise alışageldiğimiz enstrümanlar yerine elektronik cihazlar ve efektler kullanılarak yapılmış. Sonucunda onlarca hatta yüzlerce yıllık bir tartışmaya çözüm bulmak yerine, bestecinin konuya bakış açısını yansıtıyor diyebiliriz en basit şekilde.

Yorumlar