Jan Garbarek – Officium & Officium Novum




Jan Garbarek – Officium & Officium Novum
Bu yazımda size Polonya asıllı, Norveçli saksafon sanatçısı Jan Garbarek’in beni çok etkileyen iki albümünden bahsedeceğim: Officium ve Officium Novum. Bu iki ilginç albüm farklı zamanlarda çıkmış olsa da, aslında birbirini tamamlayan ve birbirinin devamı olan albümler. Sanatçının, dünya çapında tanınmış İngiliz “A Capella” dörtlüsü The Hillard Ensemble” grubu ile birlikte yaptığı bu iki albüm, Gregorian ilahisini andıran vokallere eşlik eden tenor saksafon eşliğinde insanı gerçekten bambaşka bir ortama götürüyor. Adeta bir kilise akustiğinde kaydedilmiş albümde vokaller son derece etkileyici. Garbarek’in vokale eşlik eden saksafonu ise öylesine yumuşak ve duygulu ki, albüme kayıtsız kalamıyorsunuz.


1947 doğumlu Jan Garbarek, İskandinav cazının babası olarak biliniyor. Oslo'da doğup büyüyen Garbarek, Avrupa caz sahnesinde, John Coltrane'in disiplininden gelen başarılı bir müzisyen olarak tanınmıştı. 1970'li yıllarda piyanist Keith Jarrett, basçı Palle Danielsson ve baterist Jon Christensen’den oluşan “European Quartet” grubu ile muhtelif çalışmalar yapan ve konserler veren sanatçının ilk kaydı “Afric Pepperbird” 1970 yılında, sektörün ciddi plak firmalarından ECM etiketi ile yayınlandı. Garbarek, ECM için yaptığı albümlerde çoğunlukla Keith Jarrett, Charlie Haden, Ralph Towner gibi çok büyük isimlerle çaldı.

John Coltrane, Garbarek’in caz müzisyeni olması yolunda etkilendiği tek sanatçı oldu. Coltrane’nin “Giant Steps” albümünden “Countdown” isimli parçayı tesadüfen radyoda dinlediğinde o kadar etkilendi ki, bu albümü bularak satın aldı ve bir kaç yıl boyunca her sabah dinledi. Garbarek’in tutkusu ve ısrarı karşısında, ailesi ona bir noel günü, kullanılmış bir saksafon hediye etti. Eski ve kötü bir saksafondu ama sanatçının bugünkü tekniği bu saksafon ile, sahaftan aldığı saksafon çalmayı öğreten eski bir kitap sayesinde oluştu.


Garbarek’in her zaman farklı bir caz tanımı oldu, ona göre caz Louis Armstrong ile başlayıp 65’lerde bitti. Bundan sonra yapılan şeyler ise ona göre cazdan farklı idi. Louis Armstrong, Duke Ellington, Oscar Peterson ve Dexter Gordon sanatçının en sevdiği ve “gerçek caz” olarak isimlendirdiği sanatçılar oldu. Miles Davis ve John Coltrane ise onun gözünde ilk dönemleri hariç, cazın dışına çıkmıştı.

Sanatçı kendi yaptığı müziği ise şöyle tanımladı: “Ben müziğimi caz olarak görmüyorum. Daha farklı bir şey ortaya çıkarıyorum ve yaptığım işten memnunum. Müziğim için de herhangi bir isim bulma derdinde değilim. Bence, prensiplere daha bağlı ve planlı olmamız bize daha fazla serbestlik kazandırıyor.”

Jan Garbarek bu iki albümde gerçekten tam da kendi müziğini tanımladığı şekliyle mükemmel bir serbestlik sergiliyor. Emprovizasyonlarıyla müziği adeta özgür bıraktığını hissettiren Garbarek 'Officium Novum” ile doğu ve batıyı birleştirmeyi hedefliyor. Albümde Bizans etkileri yer yer yoğun olmakla birlikte, Ermeni rahip besteci Komitas Vardapet'in eserleri de yer alıyor.

Bu serbestlik aslında belki de birbiriyle hiç alakalı olmayan iki farklı sesi ve türü hem eşlikçi, hem de solo ataklarıyla harmanlayarak tadına doyulmaz bir akustik ziyafet hâline getiriyor.


Sanatçının birlikte çalıştığı The Hillard Ensemble vokal dörtlüsünden kısaca bahsetmek gerekirse, topluluk 1973 yılında İngiltere’de kuruldu. “A Capella” türünde vokal yapan dünyanın en önemli ve meşhur gruplarından olan The Hillard Ensemble, daha çok akustiği kuvvetli kilise ortamlarında genellikle hiçbir ekipman kullanmaksızın verdiği konserler ile dikkat çekti. Önceki senelerde ülkemizde Aya İrini Kilisesinde de, Jan Garbarek ile Officium albümündeki eserleri çalan topluluk şu üyelerden oluşuyor; David James: Countertenor, Rogers Covey Crump : Tenor, Steven Harrold : Tenor, ve Gordon Jones: Baritone.

Bu arada her iki albümünde kayıtlarının mükemmel olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. İyi bir sistem ile müziğin tüm detayları ve sesin tüm renklerini duymakla kalmayıp, kendinizi direk kaydın yapıldığı akustik ortamda bulabilirsiniz. ECM gibi yaptığı işe gerçekten önem veren firmalar saygıyı hayli hak ediyor. Keyifle dinlemeniz dileğiyle.

Tamer TEKELİOĞLU
İstanbul, Nisan 2019

Yorumlar