Müzisyen veya modern ozan ve Nobel... Aynı cümlede beraber ilk kez gördüğümüz kavramlar. Ancak ülkemizin medyası olayı nasıl görmüş önce ona bakalım...
Yazdığı kitabında babaannesinin Kars'ın ilçesi Kağızmanlı olduğunu belirten Amerikalı müzisyen Bob Dylan'ın Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülmesi, Kağızman'da sevinçle karşılandı. Kağızman Birlik ve Dayanışma Derneği Başkanı Nurullah Karaca, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Amerikalı müzisyen Dylan'ın İsveç Kraliyet Akademisince, "Amerikan müziğinde yeni şiirsel anlatım yarattığı" için bu yılki Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görüldüğünü anımsattı. Dylan'ın yazdığı bir kitapta babaannesinin Kağızmanlı olduğunu anlattığını ifade eden Karaca, fahri hemşehrileri gördükleri Dylan'ın Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülmesi sebebiyle sevindiklerini söyledi.Tabii bu sevinç eğer şarkı sözleri kendi dilimize çevrilse yerini büyük ihtimal öfkeye ve hakaretlere bırakırdı. Hatta Dylan fotoğrafları yakılır ve istenmeyen adam ilan edilirdi. Bu arada daha bu olaylar ortalarda yok iken sevgili Tamer Tekelioğlu yazısında Dylan'In kökeninden bahsetmişti. Yazıyı okumadıysanız buradan buyurun...
Gelelim asıl mevzuya...
Bundan yarım asır kadar önce Bob Dylan eline elektro gitarını alıp folk müzik dünyasında yapılmamışları yaptığında küçük bir şok etkisi yapmıştı. İlginç kişiliği ve her zaman kuvvetli ve aynı zamanda çoğu zaman kişisel şarkı sözleri ile müzik dünyasında hep farklı bir isim olmayı başardı.
Geçtiğimiz günlerde Dylan, Nobel Edebiyat Ödülüne layık görüldü. Tarihte Albert Camus, Jean-Paul Sartre, Pablo Neruda ve Aleksandr Solzhenitsyn gibi onlarca efsanevi ismin arasında yerini aldı. Bu ödül Dylan'a "Amerikan müzik geleğinde yeni bir şiirsel ifade yarattığı için"verildi. Dylan böylelikle Nobel tarihinde ödülü kazanan ilk müzisyen oldu. Bu ödül İsveç Akademisi tarafından verilmiş ve tarihi 1901'e kadar uzanan bir dönemin en radikal seçimdir oldu. Şarkı sözlerinin şiir veya roman gibi sanatsal değere sahip olup olmadığı konusunda büyük bir tartışma başladı ve bazılarına göre edebiyatın sınırlarını yeniden tanımladı. Bazı tanınmış yazarlar Dylan için "ozan geleneğin parlak mirasçısı" olarak bu ödülü hak ettiğini düşünürken aksini düşünen de çok çok fazla.
Dylan, müziğinde ve şiirlerinde ciddi bir Arthur Rimbaud, Paul Verlaine ve Ezra Pound etkisi olduğunu söyler. Yayınladığı şiirlerin bir kısmı geçtiğimiz senelerde önemli üniversitelerin dikkatini çekmiş ve mercek altına alınmıştı. Cambridge Üniversitesinden bu konuda yayınlanmış makaleler var örneğin. Hatta bazı akademisyenler Dylan'ı uzun zamandır bir söz yazarı olarak değil şair olarak tanımlıyorlar. Özellikle Amerika için bunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Tabii ki karşıt görüşlerde yok değil, Dylan'ın şiirlerinin üzerinden gitarını ve melodileri aldığınızda anlamsızlaştığını veya etkisinin azaldığını söyleyenlerde çok. Hatta Avrupa müziğinini yanında Amerikan müziğini küçümseyerek kararı beğenmeyenler de var.
Bir diğer konu ise eğer bu bir yarışma ise aday gösterilen diğer edebiyatçı, yazar ve şairler ile kıyaslama yapanlar ödülün pek adil olmadığını düşünüyorlar. Özellikle de Haruki Murakami söz konusu olunca. Başka bir tartışma konusu ise bazı Nobel Ödüllerinin fazlaca popülist olması. Barış Ödülünü ABD başkanı Obama'nın alması gibi Dylan'ın ödülünü de popülist bir yaklaşım olarak görenler var. Aslına bakarsanız herkes kendince haklı...
Dylan önemli bir müzisyen ve şahsım adına da çok severim. Nobel edebiyat ödülü şahsım adına kulağıma biraz iddialı geliyor ama bir yandan da ilginç kişiliği ve gerçekten garip yaşamı ile şiirlerine bakınca modern ozan tanımının tam oturduğu bir kişi Dylan. Tartışmalar daha uzun sürecek ama Kağızmanlı Nurullah Karaca abimiz gibi Dylan'ın Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülmesi sebebiyle sevindiğimi söyleyebilirim. Bir diğer büyüğümüzün söylediği gibi böyle işlere fazla kafayı takıp motoru bozmamak lazım....
Yorumlar
Yorum Gönder