Bob Dylan - Fallen Angels



BOB DYLAN – FALLEN ANGELS
Bob Dylan’ın 37. stüdyo albümü “Fallen Angels” 20 Mayıs tarihinde sessiz sedasız çıktı. Albüm sanatçı tarafından seçilmiş 12 adet “Classic American Songbook” olarak adlandırılan eski Amerikan şarkılarının cover’larını içeriyor. Ancak elbette sıradan cover albümleri gibi değil, Dylan’ın muhteşem vokal tekniği, Amerikan folk/Blues tarzında bir albüm.

Albümü tanıtmadan önce Bob Dylan hakkında kısaca bilgi verelim. Dylan aslında o kadar dolu, yoğun bir kişilik ki kısaca anlatmak zor.

BOB DYLAN
Bob Dylan, 24 Mayıs 1941 tarihinde ABD Minnesota’nın Duluth şehrinde çiftçi bir ailenin oğlu olarak doğdu. Asıl adı Robert Allen Zimmerman’dı. Babası Abram Zimmerman ve annesi Beatrice Stone ile yine Minnesota eyaletinde bulunan Hibbing şehrinde büyüdü. Dylan’ın 2004 yılında anılarını yazdığı “Chronicles: Volume One” adlı kitabında aile büyükleri hakkında ilginç açıklamalar yeralmakta. Yazdıklarına göre dedesi Zigman Zimmerman ve babaannesi Anna Zimmerman’ın Osmanlı döneminde Trabzon’dan Odessa’ya (Rusya İmparatorluğu), Odessa’dan da Amerika’ya göç etmiştir. Yine dedesi Benjamin Edelstein ve anneannesi Lybba Edelstein’in de Litvanyalı Yahudi olduğu ve onların da 1902 yılında ABD'ye göç ettiklerinden bahsetmektedir. İlginç olan ise babaannesinin ailesinin Kağızmanlı olduğu, evlenmeden önceki adının "Kirghiz" olduğu, onun büyüklerinin de aslen İstanbul'dan geldiğini, ilk gençliğinde söylediği Ritchie Vales'in “In a Turkish Town” şarkısını kendisine çok yakın bulduğunu yazmıştır.

Dylan küçük yaşlarda piyano dersleri almaya ve daha sonra da gitar çalmaya başladı. 1959 yılında liseden mezun olduktan sonra Minnesota Üniversitesine girdi. Üniversite ile arası hiç iyi olmadı. “Huzurevine oranla daha fazla kişinin öldüğü yer” olarak tanımlayacağı üniversiteden atıldığında henüz 18 yaşında idi. Artık Hibbing’de yapacak birşeyi kalmamıştı. New York’a gitmeye karar verdi. Yirmisinde ise dağınık saçları, her zaman giydiği eski giysileri ve sırtında gitarı ile otostop yaparak New York gitti. O zamanın şartlarında Dylan için New York henüz çok fazla insanın gitmediği, gidenin de geri dönmediği bir yer idi. New York yılları başlangıçta çok zor geçti. Greenwich Village'teki folk klüplerinde sahne almaya başladı. Gitarla birlikte ayni anda ağız armonikasi çalarak ilginç bir stil yakaladı. Bu tarz sayesinde biraz dikkat çekti ve sahnede Bob Dylan adını kullanmaya başladı. O günlerde Gerde's Folk City adlı klüpte çalarken tesadüfen onu dinleyen eleştirmen Robert Shelton, New York Times'da Dylan’dan övgüyle bahseder. Çok yetenekli bir sanatçı olduğu ve kendine has tarzı ile farklı bir yol çizdiğini söyler. Birkaç ay sonra da Columbia Records'tan John Hammond, Bob Dylan ile kontrat imzalar. Albüm için stüdyoya girerler ve Dylan, kendi adını taşıyan bu albümde kendisinin yalnızca iki bestesini seslendirir, geri kalanını Blind Lemon Jefferson ve Bukka White gibi blues şarkıcıların bestelerine ayırır. Henüz şarkı sözü yazamadığı için bu yolu seçmiştir. 21 yaşındaki Minnesota'lı folk şarkıcısı, yaşlı siyahi Blues ustaları gibi şarkı söylemektedir.

Dylan 1963 yılında “The Freewheelin” adlı ikinci albümünü çıkarttı. Albüm o zamana dek hiç duyulmamış bir sound ve tarz içeriyordu. Amerika’da adeta bomba etkisi yaptı. Lirik ve etkileyici bir vokal ile “Blowin'in the Wind”, “A Hard Rain's Gonna Fall” gibi sonradan yıllarca ağızdan düşmeyecek hit parçalar ile “Girl From the North Country”, “Don't Think Twice, It's All Right” gibi kült şarkılar içeriyordu.

Bob Dylan, 1963 yılında dönemin yetenekli sanatçılarından Joan Baez ile tanıştı. Joan Baez bir söyleşisinde Dylan için şöyle diyordu; “gördükleri sadece kendisi için bir şey ifade ediyordu, başkalarının ihtiyaçları için kafa yoran biri değildi.” Yine de Baez ona büyük bir tutkuyla bağlanıyordu. Geceliği oniki dolarlık izbe bir otel odasında gazetecilere üstünde kocaman siyah ceketi, beyaz gömleği ve mor kol düğmeleri ile röportaj verirken, “Dylan; Gözleri Tanrı’nınki kadar yaşlı ve kendisi bir kış yaprağı kadar naif’ti” demekteydi. Bir süre birlikte vakit geçirdikten sonra Baez, Dylan'ın henüz yayınlanmamış bestelerini aldı, karşılığında onu kendi konserlerine çıkararak hayranlarına tanıttı.

Bob Dylan, müziklerinde daima özgürlük, insan hakları, savaşların anlamsızlığı, adaletsizlik ve sevgi temasını işlemiştir. 1963 yılından itibaren Joan Baez ile ortak şarkılar yapan sanatçı tam bir özgürlük savaşçısı olmuş, özgürlük ve insan hakları için yazılan şarkıların vazgeçilmez idolü haline gelmiştir. Şarkı sözleri ve tavırları ile her seferinde bazı kesimlerin tepkisini çekti. Sadece içinden geleni yapıyordu. Belki de, kitleler onu görmek istedikleri gibi görüyordu. Folk müziği seçmesinin nedeni de zaten, gitarı ve armonikasından başka hiçbir şeye ihtiyaç duymayacak olmasıydı.

1965 yılında artık Dylan’ın şöhreti Joan Baez'in şöhretini geçmeye başladı ve bu yüzden Joan Baez'le ilişkisinde sorunlar çıkmaya başladı. 1965 yılında yaptığı İngiltere turnesi sırasında Joan Baez’i, sahneye davet etmemesi üzerine Joan Baez ile ilişkileri bozuldu. Dylan artık tek başına ayakta durabilmek için Baez’e karşı kendini ispatlamak durumunda hissetti. Farklı tarzlar denedi. Amerikan folkundan çok rock alanında denemeler yaptı ama bugüne kadar yakaladığı tarzda o kadar başarılı idi ki, hayranları ciddi tepki gösterdi, hatta bazı konserlerinde protesto edildi.

Sırası gelmişken “Chronicles: Volume One” kitabından bir alıntı yapalım. Dylan, 1965 de yaptığı İngiltere turnesi sırasında turne arkadaşları ile birlikte Savoy Otel’dedir. Marianne Faithfull ona yakın olabilmek için otele gider, odada bir köşeye çekilir. Dylan’ın daktilosuna, “eninin ideal mısra ölçüsü olduğunu söylediği” kalın bir tuvalet kağıdı takılıdır. Faithfull onun dikkatini çekmediğini düşünürken, o, sürekli bir şeyler yazmaktadır. Ne yazdığını sorduğunda, aldığı cevaba şaşıracaktır Faithfull. Dylan, onun hakkında bir şiir yazmaktadır ancak Marianne Fathfull kendisi için yazılanları hiçbir zaman öğrenemeyecektir. İngiltere turnesinde çok şey olmuştur ama ancak Dylan’ın anlattığı kadarı bilinir.

Dylan, 22 Kasım 1965 tarihinde Sara Lowndes ile evlendi. 29 Temmuz 1966'da geçirdiği ve neredeyse ölümüne sebep olabilecek motosiklet kazasından sonra yeni doğan oğlu Jesse ile inzivaya çekildi. 1973’teki “Pat Garrett and Billy The Kid” albümüne kadar bir süre sessiz kaldı. Bu albümde bulunan “Knockin’ on Heaven’s Door” satış rekorları kırarak uzun süre liste başı oldu. Üç yıl sonra gelen “Desire” albümündeki “One More Cup Of Coffee” ise Dylan’ın hala en çok dinlenen şarkısı oldu.

Dylan 2001 tarihli “Love and Theft” isimli albümünden sonra uzunca bir süre ortalıkta yoktu ancak 2006 yılında çıkarttığı “Modern Times”, 2009 tarihli “Together Through Life”. 2012 tarihli “Tempest” ve 2015 tarihli “Shadows In The Night” albümleri ile tüm birikimini dinleyicilerine aktardı. 20 Mayıs 2016 tarihinde ise sessiz sedasız “Fallen Angels” çıktı.

Dylan yüzyılın büyük ozan/şairleri arasındadır. Ona Bir modern zaman filozofu ve folk’un yaşayan efsanesi demek sanırım yanlış olmaz.



FALLEN ANGELS

Fallen Angels, Dylan’ın 37th studio albümü olarak 20 Mayıs tarihinde plak ve CD olarak yayınlandı. Albüm Dylan tarafından seçilmiş 12 adet klasik Amerikan şarkısının cover’ından oluşuyor. Çoğu bilindik şarkıların sözleri Johnny Mercer, Harold Arlen, Sammy Cahn And Carolyn Leigh gibi söz yazarları tarafından yazılmış. Tüm bu güzel eserler Dylan’ın yılların tecrübesini yansıttığı o muhteşem vokali ve dingin müzik tarzı ile yine Folk ve Blues çizgisinde mükemmel bir müzik ziyafetine dönüşüyor. Aslında bu tarz Dylan’ın “Time Out of Mind”, “Love and Theft” ve “Modern Times” üçlemesi ve bir önceki albümü “Shadows In The Night” da yaptığından pek farklı değil. Son albümde de Frank Sinatra’nın şarkılarını yine müthiş vokali ve müzikal tarzıyla yorumlayarak, Sinatra şarkılarını çok farklı bir sound’a oturtmuş idi.

Tabii burada şunu belirtmek gerekir ki, Dylan o kadar başarılı bir yorumcu ve şarkılara kendinden o kadar çok şey katıyor ki, bu albümlerde sakın şarkıların aslına sadık türevlerini beklemeyin. Zaten albümün güzelliği de burada. Çünkü o bir sokak şarkıcısı, bir ozan ve yaşanmışlıkları, acıları, birikimleri sesine, söyleme tarzına ve müziğine o kadar güzel yansıtıyor ki, karşınıza dinlemeye doyamayacağınız güzellikle bir albüm çıkıyor. Albüm şimdiden İngiltere, İrlanda gibi müzik piyasasının en rekabetçi coğrafyalarında ilk 10 listesinde.

Albümde Dylan’a eşlik eden sanatçılar :
Charlie Sexton – gitar, Stu Kimball – gitar, Dean Parks – gitar, Donnie Herron – 12 telli çelik gitar, keman, George Recile – bateri ve Tony Garnier – bas.

Albümde yer alan şarkılar : :
Young at Heart (Johnny Richards, Carolyn Leigh)
Maybe You’ll Be There (Rube Bloom, Sammy Gallop)
Polka Dots and Moonbeams (Jimmy Van Heusen, Johnny Burke)
All the Way (Van Heusen, Sammy Cahn)
Skylark (Hoagy Carmichael, Johnny Mercer)
Nevertheless (Harry Ruby, Bert Kalmar)
All or Nothing at All (Arthur Altman, Jack Lawrence)
On a Little Street in Singapore (Peter DeRose, Billy Hill)
It Had to Be You (Isham Jones, Gus Kahn)
Melancholy Mood (Walter Schumann, Vick R. Knight, Sr.)
That Old Black Magic (Harold Arlen, Mercer)
Come Rain or Come Shine (Arlen, Merce)

TAMER TEKELİOĞLU
İSTANBUL 2016




Yorumlar