Black Sabbath 13



Black Sabbath'ın son albümü 13'ü biraz gecikme ile de olsa mercek altına alıyoruz. Black Sabbath diskografisinin 19. albümü olan "13" topluluğun ilk solisti Ozzy Osbourne'un uzun yıllar sonra yeniden toplulukta söylediği ilk stüdyo albümü. Son olarak 1978 yılında yayınlanan Never Say Die! albümünde birlikteydi Osbourne ve Black Sabbath. Benzer bir durum Geezer Butler içinde geçerli. Butler en son 1994 yılında yayınlanan Cross Purposes albümünde Black Sabbath kadrosundaydı. Meraklılar için bir çok toplulukta olduğu gibi Black Sabbath gideni geleni bol bir topluluktur ve belirli bir süreden sonra takip etmek zorlaşır. Tabii ki bu albümde de eksik yok değil.. Normal koşullarda albümde olması gereken davulcu Bill Ward ancak yazılan çizilenlere göre kontrat sorunlarından dolayı Ward topluluğa katılamıyor. Onun yerine kayıtlarda Brad Wilk ismini görüyoruz session müzisyen olarak. Merakların Rage Against the Machine ve Audioslave topluluklarından tanıyacakları Wilk bence albüme enerji getirmiş. Açıkçası sırıtmadığı gibi olumlu etkisi de var. Tabii ki gönül Bill Ward'ı isterdi ama yapacak bir şey yok.

Albümde prodüktör Rick Rubin'i görüyoruz. Bu adam dahi midir yoksa şişirilmiş bir balon mudur bilemiyorum. Bir çok topluluğun orijinal sound'larının kelimenin tam anlamı ile köküne kibrit suyu döken Rubin, bazı topluluklarda da benzersiz sound'lar yakalayabiliyor. Bu yüzden albümü elime almadan önce ciddi şüphelerim vardı.

Neyse ki albümü elime alır almaz dinlediğim ilk şarkı olan "End Of The Beginning" beni hem şaşırttı ve sound'una bayıldım albümün. Modern hard rock dinleyicilerine değişik gelebilecek puslu bu ton Black Sabbath'ın erken dönem kayıtlarına bir miktar benziyor. Hoş o dönemlerde bu sound yokluktan ortaya çıkıyordu günümüzde binlerce dolar harcanarak elde ediliyor. Albüm günümüz hard rock dinleyicisi için bile son derece keyifli bir albüm. Bir yanıyla ilk şarkıdaki gibi doom'sal öğeler içeren albüm "Zeitgeist" gibi her yönüyle başarılı balad'ımtırak (veya Balad a la Black Sabbath) şarkıları içeriyor. Black Sabbat müziğinin temellerinde bulunan blues etkilerinin de fark edileceği albüm, eski kurtların Methademic ile modern çağın hızlarına da ayak uydurabildiğini gösteriyor. Albümün bitimindeki son iki parça ise her şeyiyle Black Sabbath çizgisinde ve son derece keyifli.

Albümün baskıları son derece başarılı. Hayret şekilde Rick Rubin iyi bir sound elde etmiş. Hem plağı hemde CD'si gönül rahatlığı ile edinilebilir. Ülkemizde her ikisi de makul sayılabilecek tutarlara bulunabiliyor.

Yorumlar

  1. 30 Kasım Westfalenhalle Dortmund konserine biletim var :).

    YanıtlaSil
  2. İyi seyirler.. Kıskandım :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder