Tarlasına müzik eken çiftçi Ali Farka Touré Bölüm I


Geçen sayımızda müzik rüzgarlarını kafasına göre estiren, sakin sularda seyrederken bile her an bir fırtına öncesi huzursuzluğunu yaşatan Tom Waits‘i anlatmaya çalışmıştım kendimce.

Kavurucu sıcakların yerini akşam serinliklerine bıraktığı bugünlerde ise sizleri Afrika’nın müzikal olarak en zengin ülkelerinden biri olan Mali’den tüm dünyaya seslenmiş bir çiftçiyi anlatmaya çalışacağım. Çiftçi diyorum çünkü Ali Farka Touré eşsiz yeteneğine, tüm dünyada en çok tanınan Afrikalı müzisyen olmasına rağmen kendisini hep basit bir çiftçi olarak gördü. Yazımızda genel olarak Ali “Farka” Touré’nin kendi üzerimizde yarattığı duygulardan yola çıkacaksak da Nick Gold & Dave McGuire tarafından güncellenmiş olan Lucy Duran’ın sanatçının resmi sitesinde yer alan biyografisinden de yararlanacağımızı namuslu bir vatandaş olarak belirtelim.

Niger nehrinin kıyısında Kanau köyünde 1939 yılında doğan sanatçıya Ali İbrahim Touré ismi verilir. Sevenlerinin gayet iyi bildiği “Farka” muhabbetini ben bilmeyenler için kısaca tekrarlıyayım. Ali İbrahim’den önce doğan 9 erkek çocuğunu Mali’deki o dönemin koşullarını gözümüzün önüne getirirsek tahmini zor olmayan sebeplerle kaybeden anne ve babası yeni doğan çocuklarına geleneklere uygun bir şekilde bir de lakap/takma isim verirler. Çevrelerindeki en dayanıklı, en inatçı hayvanın adıdır verdikleri isim, Farka yani nazik bir şekilde söylersek merkep ya da dosdoğru eşek.

Bu “eşek” muhabbeti hep karşısına çıktığı için Ali Farka Touré sonunda “Şunu açıklığa kavuşturalım, ben kimsenin üzerine çıkamadığı bir eşeğim “ diyerek bu muhabbetin hep gündemde olmasından çok da hoşlanmadığını ortaya koyar.

Ali Farka Touré babasının ölümünden sonra ailesi ile birlikte çocuk yaşta hayatının sonuna kadar yaşayacağı Niafunké’ye göç eder. Niafunké çorak toprakların ortasında, Niger nehrinin kıyısında kurulu, bölgenin en büyük köylerinden biridir. 20.000 civarındaki nüfusu büyükbaş hayvancılık, çitçilik ve balıkçılık ile geçinir.

Mali’de müzik genellikle griot (grio) veya djeli(celi) adı gezgin müzisyenlerin oluşturduğu kastların geleneksel bir faaliyeti olarak görülür. Soylu aileler müzisyenliği, tabiri caizse, pek yakıştıramazlar kendilerine. Buna rağmen soylu ailelerin son nesilleri müziğin bu ailelerde de saygınlığını kazanmasını sağlamıştır. Mali müziğinin dünyaya tanıtımında önemli rol oynamış bu müzisyenlere örnek olarak ilk akla gelenler olarak Salif Keita, Ali Farka Touré ve genç nesilden de Rokia Traoré’ yi sayabiliriz.

Ali Farka Touré müziğe belli güçler tarafından çekildiğini çünkü kendisinin “nehir çocukları”ndan biri olduğunu söyler.

Mali’de yaygın din İslam olmakla beraber, bölgeye özgü inançlar da İslam dininin içinde kaynaşarak devam etmekte. Bunlara en iyi örnek olan nehir çocuğu kavramı, Niger nehrinin derinlerinde bulunan Ghimbala (Cimbala)’dan kaynaklanır. Ghimbala, kadın ve erkek cinlerin yaşadığı mistik bir dünyadır. Bu cinler hem ruhsal hem de maddi dünyayı kontrol altında tutmaktadırlar. İşte bu cinler ile iletişimi sağlayabilenlere nehir çocuğu/nehrin çocuğu denmekte.

Küçük Ali resmi bir eğitim almaz. Çocukluğu bir terzinin yanında çırak olarak geçer. Aynı dönemde Ali, Niger nehrinin kıyılarındaki köylerde sık sık karşılaştığı Ghimbala ayinlerinde çalınan müzik tarafından büyülenir.


Yerel müzisyenler Ghimbala’da yaşayan cinlerin en sevdiği müzik aletleri olan tek telli bir gitar olan djerkel (cerkel), tek telli bir keman olan njarka (incarka) ve dört telli bir saz olan ngoni (ingoni) çalmaktadırlar.

Tahmin edileceği gibi ailesi müziğe olan bu ilgisini başka yönlere çekmeye çalıştıysa da Ali Farka Touré 12 yaşında ilk djerkelini yapar. (insanların isimleri gerçekten yaşamlarını etkiler mi? Eğer Ali’de Farka’lık olmasaydı bu kadar inat eder miydi?)

Djerkel’i çalmayı kolay bir şekilde kendi kendine öğrenen Ali, ruhani dünyayla kurduğu bağlantılar nedeniyle krizler yaşamaya başlar. Tedavi olması amacıyla gönderildiği komşu köyden döndüğünde, cinlerle ilişki kurabilme gücünden dolayı iyice ünlenmiştir. Yerel halk ona aynı özelliğe sahip insanları adlandırdığı gibi nehrin çocuğu adını vermektedir artık. Ali Farka Touré’nin bu gücünü ünlü bir Ghimbala rahibesi olan büyükannesi Kounandi Samba’dan aldığı söylenir. Büyükannesinin ölümüyle onun yerine Ghimbala rahibi olarak geçebilecekken inanmış bir müslüman olan Ali Farka Touré bu görevi İslam dini nedeniyle reddetmiştir. Ama yine de bir söyleşide Ghimbala’nın kendi kültürü olduğunu, bu cinlerin insanlara iyilik ve kötülük yapabileceğini bu nedenle onu görmezden gelmenin doğru olmadığını belirtir. Şarkılarında Ghimbala kültürü sıklıkla yer alır, her ne kadar bu gücünü reddetse de cinler için hayatı boyunca şarkı söylemeyi sürdürür.

Gençliğinin ilk yılları taksi şoförlüğü, hatta bir dönem ambülans şoförlüğü ile geçer. Bu işler onun çokça seyahat etmesine, bir çok farklı köyde Ghimbala ayinlerine müzisyen olarak katılmasına, solistlere eşlik etmesine neden olur. 20’li yaşlarının başında Mali’de konuşulan dillerden 7 sini iyice öğrenmiş, hem ngoni, hem njarka hem de Peul kavminin bambu flütünde ustalar arasına girmiştir. Ayrıca bu seyahatler sırasında karşılaştığı diğer müzisyenlerden edindiği bilgiler, öğrendiği şarkılar repertuarının inanılmaz boyutlarda genişlemesine neden olmuştur.


Yorumlar

Yorum Gönder