Raphael Saadiq - The Way I See It


Raphael Saadiq kimdir?
1980’lerin sonundan 90’ların ortasına kadar R&B/Soul/New Jack Swing yapan ilginç isimli Tony! Toni! Tone! grubunu severek dinlerdim. Raphael Saadiq önderliğinde başarı dolu bir döneme imza attılar. Saadiq, 1997 yılında ayrılık vakti gelip çatınca kısa bir süre için (1999-2002) A Tribe Called Quest DJ/yapımcısı Ali Shaheed Muhammad ve D'Angelo ile Lucy Pearl adında bir süpergrup kurdu. O dönem de sona erince bir taraftan solo kariyerine devam eden Saadiq diğer taraftan Joss Stone, D'Angelo, Angie Stone, Erykah Badu, Whitney Houston, Solange Knowles ve John Legend gibi şarkıcı/grupların yapımcılığını üstlendi.

"The Way I See It" ile geçmişe dönüş
Raphael Saadiq'in üçüncü albümü “The Way I See It“i 11 yıl gecikmeyle de olsa yeni dinledim. Alışılagelmiş neo-soul tarzına ara verdiği, geleneksel soul müziğe olan sevgisinin ağır bastığı bir dönem yaşamışa benziyor. Albümde Motown (Detroit), Philly (Philadelphia) ve Memphis stillerini yakalamaya ve “canlandırmaya” çalışan sanatçı her açıdan son derece başarılı bir iş çıkarmış diyebilirim. Aslında popüler sanatçılar her dönemde 60’ların bu neşe dolu retro soundunu birçok kez cover noktasında tekrar ele aldıklarına şahit oluyoruz. Ancak bu denemeler ve emekler zaman zaman hüsranla sonuçlandığını da itiraf edelim. “The Way I See It“ albümünde kesinlikle eleştiriye konu olacak suni bir "güncellemeye" gidilmemiş. Söz, müzik, vokal, geri vokal, orkestrasyon ve yapımcılıkta 50 yıl öncesine “ışınlanıp” en ince detaylar araştırılmış, Detroit ve Memphis'te yaratılan o dönem ruhu günümüze başarılı bir prodüksiyonla yansıtılmış.

Böylesine birebir bir dönem sounduna ulaşmak adına Saadiq ve yapımcı ekibi Abbey Road stüdyolarında Beatles grubunun kayıtları esnasında kullanılan kayıt ekipmanlarını, ayrıca Motown stüdyolarını da araştırma kapsamını almış. Raphael Saadiq, Gerry Brown, James Tanksley ve Charles Brungardt’tan oluşan yapımcı ekibi bununla da yetinmeyip Motown Records’un *Funk Brothers ekibinden dönemin perküsyon üstadı Jack Ashford ve yaylı çalgılar düzenlemelerden sorumlu Paul Riser’i da ekibe dahil etmiş.

Sony Music tarafından çıkarılan ve 3 tanesi bonus olmak üzere 15 parçadan meydana gelen 2008 çıkışlı CD’de parçalar genelde 3 dakika bandında sınırlanmış (o dönemde olduğu gibi). Sevgi, aşk, romantizm, neşe ve pozitif mesajlar içeren temalar işlenmiş. Sesini her zaman Motown efsanesi Smokey Robinson’a benzettiğim Raphael Saadiq bu albümde sanırım doğru tonlamayı yakalamak adına zaman zaman pesten söylüyor. Albümde misafir performanslarda Joss Stone (vokal), The Infamous Young Spodie (nefesliler aranje), The Rebirth Brass Band (nefesliler), Stevie Wonder (armonika) ve CJ Hilton (vokal) ve (nedendir bilmem, ayrıca gereksiz bir şekilde) Jay-Z destek veriyor. Raphael Saadiq albümde söz yazarı, besteci, ses mühendisi, yapımcı, davulcu, bas gitarist olarak katkı sağlıyor.

Dünden bu yana 3 kez döndürdüğüm CD’de sırasıyla “You Cant Hurry Love-The Supremes” ve “My Girl-The Temptations” parçalarını anımsatan “Big Easy” ve “Just One Kiss” parçalarını beğendim. Yaşayan efsane Stevie Wonder’ın armonikası ve CJ Hilton’un vokalle eşlik ettiği “Never Give You Up” ve “Love That Girl” parçaları ise albümde baş köşeye koyduğum en önemli parçalardır. Raphael Saadiq’in “The Way It Is” albümü Motown soundunun günümüze (yeni keşfetmiş de olsam) uyarlanmış başarılı örnek arayışında olanlar için ideal bir seçim olabileceğini düşünüyorum. Keyifle dinleyin.

*Funk Brothers

Motown Records'un sahibi Berry Gordy tarafından masrafları kısmak adına bir araya getirilen, plak şirketinin “bordrolu” stüdyo müzisyenleridir. 60’lı yıllarda Motown’tan çıkan ve ünlenen şarkıcı ve grupların (Marvin Gaye, Stevie Wonder, The Miracles, The Four Tops, The Temptations, vs.) tamamına yakın kayıtlarında katkı verdiler. "My Girl", "I Heard It Through the Grapevine”, "Papa Was a Rollin' Stone" o şarkılardan bazılarıdır. Raphael Saadiq’in idollerinden James Jamerson (Bas gitarist) ve Earl Van Dyke (piyano ve org) grup üyelerindendir. 2002 yılında Funk Brothers’ın heyecan dolu hikayesi “Standing in the Shadows of Motown” adıyla belgesel haline getirildi. Müzik tarihine, özellikle Motown tarihine ışık tutan nefis bir belgeseldir. Tavsiye ederim.

Sevgiler, Aykut







Yorumlar