Selda Bağcan 1948 yılında, Balkan göçmeni bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Selda Bağcan'ın müziğe ilgisi küçük yaşlarda başlamış. Hatta 1960'larda dönemin Ankara radyosunda farklı dillerde şarkılar söylemiş. İngilizce, İspanyolca hatta Portekizce şarkıları seslendirmiş. Kendi anlatımıyla Amalia Rodrigues'in meşhur "Abandono" da bu dönemde Bağcan'ın seslendirdiği yabancı şarkılardan bir tanesiymiş. Çocuk yaşları geride kalınca 1960'ların sonlarında Ankara Üniversitesi'nde okumaya başlar.
O dönemlerde bir arkadaşının yakın akrabası "Annem Entari Almış" türküsü ile ülke çapında ünlenen "Saniye Can" olunca, onun müzik meclislerine katılabilmesini sağladı. Bu meclislerde Ankara Radyosundan çok sayıda müzisyeni dinleme fırsatı buldu.
Bu yıllarda ilginç bir akım ortaya çıkmıştı; "Öze Dönüş" 1960'larda özellikle Amerikalı genç müzisyenler 1920'lerin blues müziğini keşfetmeye başlar ve "Blues Revival" denilen bir macera başlar. Mississippi Fred McDowell, Son House ve Furry Lewis gibi isimler yeniden hatırlanır ve ski plaklar havalarda uçuşmaya başlar. Benzer şeyler aslına bakarsanız 1970lerde hatta aslına bakarsanız 1960'ların sonunda Türkiye'de de yaşanır. Selda Bağcan, Türk Halk müziğini belki de tam kalbinde tanımaya başlar ve belki de yavaş yavaş türkülere aşık olur. Bu dönemlerde Selda Bağcan, türküleri gitarıyla yorumlamaya başlar. Katip Arzuhalim Yaz Yare Böyle, Mapusanede Mermerden Direk gibi erken dönem Selda Bağcan 45'liklerinin temeli, okul yıllarında ortaya çıkmıştı.
1970'ler boyunca 45'likler ve özellikle de "Türkülerimiz" 33'lükleri ile Selda Bağcan, yavaş yavaş tanınmaya hatta sevilmeye başlar. Bu dönemlerde sözleri anlamlı hatta isyankar türküleri ilginç sesi ve gitarı ile yorumlayan Selda Bağcan isteyerek veya istemeyerek yavaş yavaş politik bir figür olarak evrilmeye başlar. 1975 yılında yayınlanan "Türkülerimiz 2" ile büyük bir başarı kazanan Selda Bağcan, bir halk ozanı olan Ali Sultan'a ait sözleri ile "Yaz gazeteci yaz" şarkısı ile protest müzik tarzının önde gelen kadın sesi haline gelir. Bu yıllarda albümlerde rock esintileri de görülmeye başlar. Bu plaklar olumlu ve olumsuz Selda Bağcan'ın hayatına farklı yönler verecektir. Bu türküyü "Derdiyoklar İkilisi" de müthiş yorumlamıştır. Selda Bağcan, daha 1970'lerde televizyon ve radyo yasağı yemiş, albümleri kulaktan kulağa konuşulup popüler hale gelmeye başlamıştır. Hatta büyük satış rakamlarına ulaşır.
Albümler albümleri takip ederken memleketi tamamen değiştirecek ve bir karanlık gibi çökecek olan 1980 Askeri Darbesi ile hapis günleri başlar. Kısa süreli de olsa hapis maceraları, Selda Bağcan'ın yurtdışında ilgi çekmesini sağlar. Avrupalıların geride bıraktıkları karanlık geçmişin etkisiyle sadece şarkıları yüzünden hapis yatan bir kadın şarkıcı ilgi ve tabii ki tepki çekmiştir. Peter Gabriel'in Womad Vakfı, Bağcan'ı konserlerine davet eder ancak Bağcan'ın yurtdışına çıkış yasağı vardır. Konsere katılamaz ama "Womad Talking Book Volume Three: An Introduction To Europe" plağında "Türk Köylüsü" şarkısına yer verilir. Gerek Bağcan'ın hikayesi gerekse de şarkı büyük ilgi görür, dönemin hükümetine yapılan baskılar sonucu 1980'li yılların sonlarında yurtdışında bir çok konsere ve festivale katılır.
İlerleyen yıllarda Türkiye siyasi ikliminde yumuşamalar olsa da, Selda Bağcan hiçbir zaman televizyonların etkisinden tam anlamı ile yararlanamaz ancak ülkenin dört bir yanında halk konserleri verir. Bu yıllarda "Ziller ve İpler" albümü büyük bir başarı kazanır, belki de Bağcan'ın televizyonlarda en çok gözükmesi bu albüm sayesinde olmuştur. 90'larda Türkiye siyasi ikliminde her ne kadar yumuşama olsa da, muhaliflerin hayatı pek kolay olmamıştır ve "Uğur'lar Olsun" gibi albümlerinde bu duyarlılığını hiç çekinmeden gösterir.
2000'lere gelindiğinde Amerikalı hip-hop'çu Mos Def, "Ecstatic" albümünde "Supermagic" şarkısında "İnce İnce Bir Kar Yağar" türküsü yer alır. Bir yandan yine aynı şarkıcının remiks'leri popüler bazı bilgisayar oyunlarından boy gösterir. Mos Def, bir çok röportajında Selda Bağcan'ndan bahseder ve geniş kitleler Bağcan ile yeniden tanışır. Farklı DJ'lerin yaptıkları remiksler birbirini kovalarken, İngiliz plak şirketi Finders Keepers'ın "Anatolian Invasion" serisinde bir Bağcan albümü yayınlar (kapağı yukarıda) ve "Yaz Gazeteci Yaz" ve "Yaylalar" gibi bilindik Bağcan klasikleri batılı gençlerin ilgisini çeker.
İlgi arttıkça remikslerin ardı arkası kesilmez ve Bağcan'ı dinlemek isteyen müzikseverler sayesinde bir çok konsere ve festivale davet edilir. Selda Bağcan ayrıca çok müthiş ve bana sorarsanız akıllıca bir karar ile "Boom Pam" isimli bir İsrail grubu ile ortak konserler verir hatta yurtdışı festivallerde bu grup ile boy gösterir. Harika düzenlemeler, Akdeniz müziği etkileri ile Bağcan'ın klasik türküleri ve benzersiz sesi birleşince, ortaya çıkan sonuç hiç beklenmedik memleketlerde Türkçenin "T"sini bilmeyen binlerce insan Bağcan'a türkülerinde eşlik etmeye başlar hatta dans edip halay çekerler...
Belki 1980'lerde darbe yasakları olmasa o yıllarda esecek Bağcan fırtınası, 30 senelik bir gecikme ile de olsa esmeye başlar...
Selda Bağcani ortaokul donemimden beri dinlerim.Annemde cocukluğundan itibaren dinlemis vecsevmiş.şimdi ise 10 yasindaki kizimda hayrani.iste gercek sanatci budur.gecte olsa uluslararasi camiada bu sesten mahrum kalmadi.Tarafsiz dinleyen herkesin hayranlikla dinleyebilecegi gercek bir sanatci.Uzun ve saglikli bir omur diliyorum kendisine.Dahs uzun yillar dinleriz kendisini umarim.
YanıtlaSilİyi dileklerinize içtenlikle katılıyorum....
Sil