David Gilmour - Rattle That Lock




DAVID GILMOUR - RATTLE THAT LOCK
David Gilmour’un 2006 yılında 60. yaşgününde yayınlanan son stüdyo albümü “On an İsland”dan 9 sene sonra yeni stüdyo albümü “Rattle That Lock” nihayet raflardaki yerini aldı. Albüm Gilmour’ın 4. Stüdyo albümü. Gilmour’un Pnk Floyd’dan bu yana iyice kendini bulan gitar tekniği ve vokal estetiği ile artık tamamen olgunluk dönemi albümü olduğunu söyleyebiliriz. Albümün kritiğinden önce David Gilmour’u biraz tanıyalım.

DAVID GILMOUR
David Jon Gilmour, 6 Mart 1946 tarihinde, Cambridge’de dünyaya geldi. Pink Floyd’un gitaristliğini ve solistliğini yaparak tarih sahnesinde yerini alan Gilmour, klasik gitar ile henüz 13 yaşındayken tanıştı. İyi bir müzik kulağı, ritm yeteneği ve gitara olan hakimiyeti dikkat çekti. David Gilmour, Pink Floyd’a son dahil olan ancak hem sesiyle, hem de gitar tekniğiyle yıllardır Pink Floyd’un vazgeçilmez elemanı haline geldi. Her nekadar Roger Waters son dönemde kendini grubun beyni ve lideri ilan ettiyse de, Gilmour’un etkisi de, grubun dağılmasından sonra hayranlarının Waters ve Gilmour arasında seçim yapmasına sebep olacak kadar önemli oldu.

Gilmour, Pink Floyd ile birlikte çalmaya başlamadan önce, Paris’e giderek, bir müzik topluluğu kurdu ve bu toplulukla Avrupa turnesine çıktı. Turne başarılı geçmedi ve para kazanamadı. Paris’e döndüğünde bir süre arkadaşının ajansında modellik yaparak hayatını devam ettirecek kadar para kazandı. Hayatının dönüm noktası olan Pink Floyd grubuna, 1967 yılında dahil oldu. David gruba katıldığı sırada, henüz Syd Barrett gruptan ayrılmamıştı. Böylece, grubun efsane kadrosu ile birlikte yaklaşık beş ay boyunca birlikte çalabilme şansına sahip oldu. David Gilmour, 70’li yıllarda, dünya çapında üne kavuşmuş olan ve müzik otoriteleri tarafından çağının ötesinde müzik yaptığı belirtilen Pink Floyd’un, özellikle müzikal başarısında çok önemli katkılar sağlayabilmiş isimlerden biri oldu. Pek çok başarılı albüm ve konser gerçekleştiren grup son dönemde Gilmour ve Waters’ın düştüğü anlaşmazlıklar ile uzun bir belirsizlik dönemine girdi ve bu belirsizlik yaklaşan dağılma sürecinin başlangıcı oldu.

Aralık 1985'de artık Pink Floyd dağılmıştı. Gilmour bir süre daha Richard Wright ve Nick Mason'la grubu yaşatmayı denedi. Waters, grubun adını kullanmalarını engellemek için mahkemeye başvurdu. Başaramayınca 23 Aralık 1987'de durumu kabullenerek solo albümlerine devam etti. Grup aynı yıl "A Momentary Lapse of Reason"ı, 1994'te "The Division Bell"i yayımladı. Division Bell tamamen Gilmour’un tarzını yansıtmaktadır. Konser albümü “Pulse” sonrasında ise grup artık tarihe gömüldü. Gilmour artık kariyerine solo albümlerle devam edecekti. Bu sürede Kate Bush'u müzik dünyasına kazandırdı. Gilmour 1984 yılında “About Face” ve 2006 yılında da “On An Island” albümlerini yaparak solo kariyerini devam ettirmiştir. Aslında On an Island albümü daha önce yapılmış, ancak Gilmour’un 60. yaş gününde piyasaya sürülmüştür. Albüm Gilmour’un solo kariyerinin doruk noktası olarak kabul edilmektedir.

Gilmour “Division Bell” turneleri sonrasında inzivaya çekilerek vaktinin çoğunu İngiltere'nin Sussex bölgesinde kırlarla çevrili evinde ve Thames üstündeki Astoria isimli içerisinde bir stüdyo olan teknesinde sıradan bir aile babası gibi yaşadı. En büyük hobisi olan havacılık ile ilgilendi. Model uçaklara olan merakı onu uçmayı öğrenmeye yönlendirmiştir. Gilmour’un çift motorlu uçak, helikopter ve jet kullanabilmek için ehliyetleri mevcuttur. Ayrıca Gilmour, enstrüman kolleksiyonculuğu da yapmakta idi. Bununla ilgili olarak, çok pahalı bir gitar kolleksiyonu olan Gilmour, Fender Stratocaster’ın 001 seri numaralı gitarına da sahiptir. Gilmour ailesi ile birlikte tekne ile çıktığı Ege tatillerinde, ülkemiz sahillerine de sık sık uğramış ve enstrümanlara olan merakı onu bir antikacı dükkanında gördüğü Cümbüş ile tanıştırmıştır. Gilmour cümbüşü alarak teknede çalmaya başlamış ve kaydetmiştir. Bu kayıtların bazılarını daha sonra “On An Island” albümünde kullanmıştır.

Gilmour ikinci evliliğini, 1994 tarihinde Polly Samson’la yapmıştır. Polly Samson Gilmour’un solo kariyerinde önemli yer tutar. Bu sebeple biraz bahsetmek gerekir. Gilmour'u 12 yıl sessizliğe iten, Pink Floyd adına yaraşacak kadar etkileyici müzik üretememe endişesiydi. Sırtında taşımak zorunda kaldığı bu yükten kurtulmak için uzun süre sonra üçüncü solo albümünü hazırlamaya karar verdi. Gilmour gece yarısı aklında bir melodiyle uyanıyor ve hemen kaydediyordu. Zamanla kaydettiği temaların sayısı 100’ü aştı. Arasından albüme girecek 10 parçayı seçti. Yardıma "The Division Bell"de birlikte çalıştığı eşi Polly yetişti. 6 şarkıya söz yazdı. Gilmour, 2004 Mayısı'nda, Astoria adlı teknesindeki stüdyosunda kayıtlara başladı. Bir ropörtajında şöyle anlatıyor; "Polly beni çok iyi tanıdığı için, öyle şeyler yazıyor ki sözcükler ağzımdan dökülüyormuş gibi geliyor. O bir gazeteci ve sözcük kullanmada usta. Benim iddialı olduğum alan bu değil. Tabii tartıştığımız noktalar da oluyor. Ama sorun değil, kızıp akşam bizi aç bırakmasından korkmuyorum, çünkü yemeği zaten ben pişiriyorum." Gilmour, gitarın yanı sıra cümbüş dahil altı enstrüman birden çaldı kayıtlarda: "Herhangi bir enstrümana başlayabilirim bu yaştan sonra. Zaten piyano, synthesizer çalıyorum. Gitar çalana bas zor gelmez. Davul çalmayı da yıllar önce öğrenmiştim. Hiç zorlanmadım."

Albüme Cambridge'den çocukluk arkadaşı, Pink Floyd'un ilk üyelerinden gitarcı Rado Klose, son kadrodan klavyeci Rick Wright, kapı komşusu ve Roxy Music üyesi klavyeci Phil Manzanera, bir parça için de olsa vokalleriyle David Crosby ve Graham Nash katıldı. O dönemde yayımlanan tüm röportajlarda Gilmour yeni albümün iki sözcükle özetlenebileceğini söylüyor: Huzur ve doyum. "Doyum, huzur ve hırslardan arınma duygusu ön plana çıkıyor şarkılarda. Küçük pişmanlıklar, hüzün ve nostalji içeriyor. Ne kadar huzurlu olsan da bu geçmişteki acıları unutturmuyor. Ama albümün merkezinde mutluluk var. Oysa uzun yıllar mutlu şarkılardan uzak durmuştum."

RATTLE THAT LOCK

David Gilmour’un yeni solo albümü “Rattle That Lock” 17 eylülde piyasaya çıktı. Albüm gerçekten tam bir olgunluk dönemi albümü. Şarkıların dokusu klasik Gilmour gitarı eşliğinde sözleri ise insana huzur veren, rahatlatan kıvamda. Gilmour’un “On an Island” albümündeki yaşlanmayıp yavaşlayan tarzı burada aslında yaşlanıp huzura eren ama yavaşlamayan bir tarza dönüşmüş. Melodik ritmi gayet zengin, akıcı ve Gilmor’un vokaliyle zenginleşen bir yapısı var albümün. Kapak animasyonu ve şarkıları anlatan animasyonlar çok ilginç. Gilmour gibi eskimeyen sanatçıların son dönem çalışmalarında albüm görselleri şarkıların anlatımını güçlendirici şekilde önem kazanıyor.

Albüm ile ilgili ilginç bilgiler aktarılmış. Albümün tanıtım videosunda Gilmour, Fransız Demiryolları’nın kullandığı dört notalık anons jingle’ından ilham aldığını ve istasyonda duyduğu bu anons jingle’ını iPhone’una kaydetmek için bir sonraki anonsu beklediğini anlatıyor. Bu melodi Gilmour’a “The Nile Song” u anımsatmış. Jingle’ı biraz daha geliştirerek albüme adını veren şarkıda sample olarak kullanmış ve şarkıyı bu sample üzerine kurmuş. Polly Samson’un şarkıya yazdığı sözler ise John Milton’un “Paradise Lost” kitabının ikinci cildinden esinlenmiş. Şarkıda ayrıca Liberty korosu ile Mica Paris ve Louise Marshall da yer alıyor. Gilmour, “Rattle That Lock” albümünü 2006’da “On An Island” ve Floyd’un geçen yılki son albümü “The Endless River”da da yer alan Phil Manzanera ile birlikte gerçekleştirmiş. Kapak tasarımı oldukça etkileyici. Tasarım The Creative Corporation’a, fotoğraf ise Rupert Truman’a ait. Yeni albümün teması olarak Samson, genel olarak anı yakalayıp yaşamak, geleceğe dönük olmak ve albümdeki bir parçanın adı olan “Just Do It” yani “Haydi Yap” temalı olduğunu söylüyor. Bir seyircinin Samson’a sorduğu “A Pocket Full Of Stones” parçasının Syd için yazılıp yazılmadığı sorusuna, Samson şarkının aslında Gilmour için olduğunu söyleyerek, “Ona kendini anlatan bir şarkı yazdım” diyor.

Albümün 180 gr.lık plak baskısı da mevcut. Kaçırmayın derim..

Yorumlar