Miles Davis – Bitches Brew LP



Miles Davis – Bitches Brew
Music On Vinyl LP

Aslında bu albüm ile alakalı çok kapsamlı bir yazıyı Stereo Mecmuası'nda daha önce sizlerle paylaşmıştık. Buraya tıklayarak yazıya ulaşabilirsiniz. Yine de kısaca albümden bahsedelim ve Music On Vinyl baskısına bir bakış atalım.

Bitches Brew’ın kayıtları Ağustos 1969′da Colombia’nın meşhur 30th Street stüdyosunda başlar. Miles Davis albümün kayıtlarına katılacak müzisyenlere çok fazla bir şey göndermemiştir. Sadece bazı ufak nota parçacıkları. Yani müzisyenlerin hiçbiri kayıtta ne tam olarak ne çalınacağını bilmemektedir. Aslına bakarsanız Miles Davis’in de aklında tam olarak ne olduğunu bildiğini zannetmiyorum. Ana temalar büyük ölçüde kafasında şekillenmişti ancak ara parçalar tamamen kayıt esnasında dolmuştur.

Anlatılanlara göre müzisyenler çalışmaya başladıklarında Davis onlara kafasındakileri anlatmaya başlar. Şarkıların olası tempoları, ana melodiyi oluşturan bazı notalar ve nasıl bir ton istediği hakkında bilgiler. Geri kalan her şey tamamen müzisyenlerin o andaki ruh hallerinini enstrümanlara yansıtması ile oluşacaktır. Durumu albüme ismini veren Bitches Brew şarkısı çok iyi anlatır. Şarkının bazı bölümlerinde Davis ellerini şıklatarak müzisyenlere tempo verir. Hatta tempoyu hızlandırır. Çoğu kişi bunun müziğin bir parçası olduğunu zannetse de, meraklılar bunun tempo göstermek için yapıldığını bilmektedirler. Hatta bazı anlarda Miles Davis sesini kullanarak müzisyenleri uyarır. Özellikle solo giriş çıkışlarında ritmin tekrarlanması gereken bölümlerde Davis’in keep it, keep it tight gibi sözleri rahatlıkla duyulmaktadır. Albümde iki ilgi çekici şarkı Miles Davis bestesi değildir. Bence bunlardan en önemlisi Joe Zawinul (Müzisyenin biyografisini 2. sayımızda yayınlamıştık. Bu yazıya ulaşmak için buraya tıklayın) imzalı Pharaoh’s Dance’dir. Bu şarkı anormal karışık bir düzene sahiptir. Bu şarkının bu kadar komplike olup, nasıl böyle rahatlıkla çalınabildiği konusu ise bambaşka bir olaydır bence. Diğer şarkı olan Sanctuary ise bir Wayne Shorter bestesidir. Aslında bu şarkı bu albümün kaydından iki yıl kadar önce seslendirilmiştir (ana melodisi) ancak Bitches Brew için yeniden ele alınmıştır. Bu şarkıda müzisyenler önceki Miles Davis şarkılarından bölümleri de şarkı içerisine yedirmişleridir. (örneğin Chick Corea I Fall in Love too Easily melodisi üzerine çeşitleme yapar) Anlayacağınız albümde caz müziğin geleneksel emprovizasyon mevzuu oldukça ileri bir boyuta taşınmıştır. Bu arada uzatılmış albümde (birazdan bahsedeceğim) besteler konusunda ciddi bir Zawinul hakimiyeti vardır.



Emprovizasyon konusunun ileriye gittiğinden bahsettik. Aynı durum kayıt mühendisliği açısından da söylenebilir. Özellikle de caz müziği kayıtlarından bahsediyorsak. Albümün hazırlanması sırasında bazı kısa bölümler diğerleri ile harmanlanarak daha uzun pasajlar elde edilmiştir. Özellikle Bitches Brew ve Pharoah Dance (ilk plağın A ve B yüzü) şarkıları için bir çok efekt kullanılmıştır. Örneğin reverb, yankı (echo) efektleri hemen fark edilir. Ayrıca kanallar arasında loop’lar (döngüler) ve delay efektleri (geciktirme efektleri) bolca kullanılmıştır. Tabii tüm bunlar klasik müzik eğitimi almış ve büyük orkestraların yaptığı caz müzik ile büyüyen Macero’nun yeniliklere ne kadar çabuk uyum sağlayabildiğini anlamamızı sağlıyor. Pharaoh’s Dance çok sayıda (bazı kaynaklarda 20′yi geçen) editlemeler yapılmıştır. Bu editlemeler albümün oluşturulmasında da önemli bir yere sahiptir. Örneğin şarkıyı bilenler için dur kalk bölümü diyebileceğimiz kısım teyp döngüleri ile elde edilmiştir. Örneğin belli bir dakikada basılan bir nota daha sonra aynı şekliyle kayıtlara eklenmiştir. Bitches Brew şarkısında da benzer bir durum söz konusudur. Ancak rekor kesinlikle Pharoah Dance’dedir.

Albümün bir diğer ilginç özelliği ritm bölümünde göze çarpar. Özellikle iki basçının kullanılması (biri elektro bas çalarken diğeri double bas çalar) veya aynı anda iki davulcunun kullanılması veya iki hatta üç klavyecinin bir arada çalması o güne dek rastlanan bir şey değildi. İlerleyen yıllarda bu teknik daha fazla kullanıldı. Ancak aynı anda çalmak yerine kayıtların üst üste bindirilmesi tekniği kullanılmıştır* Tabii aynı tarzda birden fazla enstrümanın kullanımının anormal bir renklilik sağladığını da belirtmem gerekir. Gerek enstrümanların farklılığı, gerek çalan kişilerin notlara katkıları sayesinde albümün her dakikası hatta saniyesinde bir sıradanlık bulabilmek mümkün değildir bence.

Gelelim Music On Vinyl baskısına. Bu baskı aslında Sony Legacy baskısını temel alıyor ki, bu baskı son derece başarılı bir baskıydı. Ancak Music On Vinyl çok daha kaliteli bir baskı yapmış. Bunu kapak ve özellikle plağın kalitesinden anlamak mümkün. Sony Legacy baskısını ilk çıktığı zaman almıştım ve ne yazık ki zaman içerisinde plak üzerinde bazı sıkıntılar oluştu. Uzun yıllar Music On Vinyl baskını keyifle dinleyeceğimi düşünüyorum. Meraklılar albüm ülkemize hazır gelmişken aman kaçırmasınlar...

Hakan

Yorumlar