Danilo Pérez - Panama 500
Marc Avenue
MAC1075
Danilo Pérez, 1965 yılında Panama'da doğmuş bir piyanist, besteci, eğitimci ve aktivist. Pérez müzik eğitimine üç yaşında babası ile başlamış. Babası da müzik ile haşır neşir bir kişi ve şarkıcıymış. On yaşında Klasik Avrupa repertuarı okumak üzere Panama Milli Konservatuvarına girer. Panama'da müzik eğitimini tamamlamasının ardından meşhur Berklee College of Music'e girer. Eğitimine devam ederken Dizzy Gillespie United Nations Orchestra ile turnelere katılır. 1989 ila 1992 yılları arasında devam eden bu süreçte ve sonrasında Jack DeJohnette, Steve Lacy , Lee Konitz, Charlie Haden, Michael Brecker, Joe Lovano, Tito Puente, Wynton Marsalis,Tom Harrell, Gary Burton ve Roy Haynes ile çalışma fırsatı bulur
Danilo Pérez 2000 yılında Wayne Shorter dörtlüsüne katılır. Bu dörtlü bahsi geçen ikilinin yanında John Patitucci ve Brian Blade'den kuruludur. Ayrıca müzisyenin kendi üçlüsü var ve turnelerine bir yandan devam ediyor. 1993 yılında Pérez kendi kayıtlarını yapmaya odaklanır. Kendi toplulukları ile yaptığı albümler Grammy ve Latin Grammy ödüllerine aday olur.
Pérez'in aktivist yanından da bahsetmek gerekirse kendisi UNICEF gönüllüsü ve bu kuruluş ile çalışmalara özellikle de Panama ve Amerika'da katılıyor.
Müzisyenin 2014 yılında Marc Avenue tarafından yayınlanan albümü Panama 500'ün şarkı listesi şu şekilde;
1- Rediscovery of the South Sea
2- Panama 500
3- Reflections on the South Sea
4- Abita Yale (America)
5- Gratitude
6- The Canal Suite: Land of Hope
7- The Canal Suite: Premonition in Rhythm
8- The Canal Suite: Melting Pot (Chocolate)
9- The Expedition
10- Narration 2 Reflections on the South Sea;
11- Panama Viejo
12- Celebration of Our Land.
Bana sorarsanız albüm çok güzel hatta harika demeliyim. Müzisyenin tarzı öyle geniş bir coğrafyayı başarı ile kapsıyor ve albümde bunu öyle bir yansıtmış ki. Hem Güney Amerika, hem Latin, hem yerli hemde Avrupa müziğinin bir birlikteliği diyebiliriz albüm için. Özellikle 3 farklı bölümden oluşan "The Canal Suite" içerisinde bu etkileri hissetmek mühim. Ancak albümdeki asıl bomba bence "Rediscovery of the South Sea" çok ilgi çekici bir orkestrasyona sahip şarkıda yaylıların kullanımı beni çok etkiledi.
Kayıt son derece başarılı. Özellikle bol perküsyon olan ve üzerine bir de piyanonun egemen olduğu bir albüm olması kaydı önemli kılıyor. Ancak albümde melodik öyle bir zenginlik var ki, tür konusunda konuşmak çok zor. Zaman zaman uçmadan free caz semalarına dahi giren albüm çok farklı tarzları alıp harika bir şekilde harmanlamış bir nevi caz içerisinde dünya müziği kategorisinde diyebilirim.
Yorumlar
Yorum Gönder