Sufi Müzik Dünyasında Yolculuk: Güney Asya ve Kavvali



Qawwali veya bizdeki ismiyle Kavvali, Güney Asya'da popüler olan ancak daha sonra tüm dünyaya yayılan bir müzik türü. Pakistan'ın Pencap ve Sindh bölgesi, Hindistan'ın Haydarabad, Delhi ve bir çok bölgesinde aynı zamanda Bangladeş'te oldukça popülerdir ve kökleri 700 yıl öncesine dayanır. İlk dönemlerde Sufi dergahlarında ve türbelerinde söylenmeye başlanmıştır sonrasında tüm Müslüman Hindistan bölgelerine yayılmış ve en sonunda dünyada tanınmıştır.

Yazılan çizilenlere göre Kavvali müziğinin kökeni 8. yüzyıl Pers topraklarından geliyor. 11. yüzyıldaki göç dalgası ile bu topraklarda yaşayanların bir bölümü Anadolu'ya, diğer bölümü ise günümüzün Özbekistan'ına kaçmak zorunda kalıyorlar. Persi topraklardan göç edenler 13. yüzyıl civarlarında Hindistan'a ulaştıklarında dervişler bölgenin müzikal dünyasını keşfettikçe Iran ve Hindistan yapıları birbirine kaynaşmaya başladı. Kelimenin kökenlerine bakılırsa Qaul peygambere (Hz Muhammet) övgü veya ismini söyleme anlamına geliyor. Qawwal, peygambere övgüleri tekrar eden kişilere deniyor. Qawwali (Kavvali) ise peygambere övgüleri söyleyen kişiye deniyor.

Şarkılar,  genel olarak Pakistan'ın Pencap bölgesine özgü diliyle veya yine Pakistan ve Hindistan'ın ortak dili Urduca'dır. Bazı erken dönem örnekleri Farsçadır ve farklı yerel dillerde de Kavvali'ler vardır. Yerel kavalli'lerin bir kısmı günümüzde dillerin ortadan kaybolması sebebi ile tam anlaşılamamakta, bazı bölgelerde okunan Kavvali'ler ise bölgelerine özgüdür ve genel bilindik Kavvali yapısıyla farklılıklar gösterir.


Kavvali'leri oluşturan şiirleri genelde, Allah ve insan sevgisi, Allah'a ve hayata bağlılık ve özlemden bahseder. Kavalli'ler bir kaç kısımdan oluşuyor.
  • Hamd. Allah'ı öven O'nun isminin geçtiği şarkılardır. Genelde Kavvali performansları "hamd" ile başlar. Hamd etmenin İslam geleneğinde ve Kur'an-ı Kerim'de yeri vardır. İlk aklıma gelen örnek,  "Fatiha" suresi, "Alemlerin yaratıcısına hamd olsun" diye başlar.
  • Naat. Hazreti peygamber için okunan bölümdür. Genel olarak hazreti peygambere karşı duyulan saygı ve sevgi dile getirilir. Kavvali performanslarında hamd bölümünün arkasından mutlaka Naat bölümü okunur. Dolayısıyla ilk önce "Allah" akabinde "Hz. Muhammed" anılır.
  • Menkıbe. Din büyüklerinin ya da tarihe geçmiş ünlü kimselerin hayatlarını ve yaşadıklarını konu eden bölüm. Menkibe'lerde özellikle "Hz. Ali" çokça anılır. Hem Sunni hemde Şii geleneğinde yeri olan bu konulara İslam coğrafyasındaki farklı kültürler tarafından ebebiyatta bol bol yer verilmiştir.
  • Mersiye. Ölmüş bir bir kişinin yiğitliğini, cömertliğini, iyiliğini, amelleri anlatan şiirlerdir. Kavvali mersiyelerinde özellikle Kerbela'da şehit edilen Hz. Peygamberin torunu Hüseyin konu edilir. Normal koşullarda Sunni geleneğinde de yer alan bu şiirler, Şii geleneğinde daha önemlidir ve daha ön plandadır. Hemen ekleyelim bazı performanslarda Sufi şeyhleri, Şii dünyasının tarihsel öneme sahip isimleri de çokça konu edilir.
  • Gazel. İslam coğrafyasında önemli bir yazın biçimdir. Çok farklı tarzları vardır. Genel olarak sevgiden bahsedilir. Ancak gelenekten geleneğe anlatım oldukça farklıdır. Sufi geleneğinde tabii Hindistan bölgesi için konuşmak gerekirse bizdeki Bektaşi gelenekleri ile benzerlikler gösteriyor.
  • Kafi. Bunlar Pencap bölgesine özgü dillerde yazılmış şiirlerdir. Bunları anlamak oldukça zor olduğundan çevirilerinden hareket etmek gerekiyor. Bu şiirler genelde bölgenin şairlerine aittir örnek olarak Şeyh Abdullah Şah Kadri'yi verebiliriz. Konu olarak kasidelere benzer.
  • Münacaat - Genel olarak Allah'a yakarma, ondan dileklerde bulunulan şiirlerdir. Genelde şarkıcılar farklı vokal teknikleri ile performansların sonunda Allah'a şükredip arkasından dileklerde bulunurlar. Bu bölüm Farsça okunur ve Mevlana'ya atıfta bulunulur.


Yani kısaca bir Kavvali performansında ilk önce "Allah" arkasından hazreti peygamberin isimleri anılır ve övülür. Hemen arkasından "Hz. Ali", arkasından "Hz. Hüseyin" anılır. Bu bölümlerin arkasından sevgiden bahsedilir. Burada yine "Allah" ve hayat  sevgisi ana konulardır. Arkasından kasideler okunur ve "Allah"a şükredilerek ve iyi dilekler ile performans sona erer. Aslına bakarsanız Anadolu'da okunan Mevlid ile yapısal benzer özellikler gösteriyor. Benim bildiğim kadarı ile Mevlid'te "Hz Ali" ve "Hz Hüseyin"e atfen yazılmış bölümler yok sadece..

Kavvali söylenirken genelde bir topluluk oluyor. Bu topluluğa Humnawa deniyor. Zaman zaman 10 kişi veya daha kalabalık hale gelebilen bu topluluklarda bir tane asıl şarkıcı, bir veya iki tane ikinci şarkıcısı, bir veya iki harmonium tabir edilen küçük org, bir veya daha fazla perküsyoncu oluyor. Vurmalı çalgılar yöreden yöreye değişiyor ama dholak adı verilen davul mutlaka yer alıyor. Ayrıca enstrüman çalanlar haricinde kalan kişiler ellerini vurarak daha doğrusu alkış ile ritm tutarlar.



Humnawa yani topluluk asıl şarkıcının söylediklerini tekrar eder, arada ikinci şarkılar devreye girer yani karşılıklı bir nevi atışmalarla devam eder performans. Bu arada topluluğun oturma düzeni ile yüzyıllardır değişmemiş. Önce sol tarafta şarkıcı yan tarafta küçük orgları çalanlar ve ikincil şarkıcılar oturur. Koro elemanları ve vurmalı çalgıları çalanlar ise hemen arkalarında yer alır. Her bir bölüm en az 15 dakika sürer. Ancak bazı şarkıcılar tek bir bölümü yaklaşık 2 saat civarında söyleyebiliyorlar(mış)

İlerleyen haftalarda Kavvali dünyasının önemli isimlerine göz atıp, Anadolu'ya, Ortadoğu'ya ve oradan Berberi coğrafyasına uzanacağız. Yolumuz bir ara Kafkas'lara ve Bosna'ya doğru da uzayabilir.

Sürç-i lisan ettiysek affola...


Yorumlar