Esthema ve Onur Dilşen



Bu özel röportajda sizlere benim çok sevdiğim bir grubun bünyesindeki bir Türk müzisyeni tanıtmaya çalışacağım. Grubun ismi Esthema ve grubun kemanisti Onur Dilşen. Bu keyifli röportajı sizlere sunmaktan çok mutluyum ve Esthema'nın Apart From The Rest albümünü dinlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.

Hakan Cezayirli: Merhaba Onur, cok geleneksel bir soru ile baslayalim. Esthema nasil kuruldu?

Onur Dilşen: Grubun kurucusu olan Andy, progressive rock, jazz ve Yunan müzikleri ile çok ilgilenir ve dinler. Hep bu tür müzikleri karıştıran bir grup kurmak istemiş. Distance ve Consequence parçalarını yazdıktan sonra, ilk basçımız ve Andy’nin eski bir arkadaşi olan Jack Mason ile temasa geçmiş. Benim Esthema ile buluşmam Marjan isimli klarinetçi bir arkadaşimın bana Craigslist’teki bir ilandan bahsetmesi ile başladı. 2006 yazı idi. Marjan da bize ülkesinden döndüğünde katılacaktı ama oldukça yoğun olduğu için son anda bize katılmaktan vazgeçti. Ben de Andy’nin bana yolladığı MIDIleri dinledim ve gruba katılmaya karar verdim. Andy ve Tery’nin tanışması ise ortak tanıdıklarının Tery’den bahsetmesi sayesinde olmuş. Son olarak ise, birkaç denemeden sonra, Carl’ı da Craig list’den bulduk.

Hakan Cezayirli: Şu an bir kadro değişikliği yaşamış durumdasınız. Bas gitarda Jack Mason yerini Ignacio Long’a davulda Carl Sorenson ise yerini Bruno Esrubilsky’e birakmis sanirim. Bu durum Esthema’yı nasil etkileyecek?

Onur Dilşen: Jack de, Carl da çok iyi müzisyenler. Onlar ile çalismak çok önemliydi. Jack, iş hayatının çok yoğun olmasından, Carl ise, eğitimine biraz ara verip memleketine dönmesi nedeni ile bizden ayrıldılar. Ignacio’nun ismini bir arkadaşimdan ben aldım. Bruno’yu ise Ignacio’nun önermesi sayesinde bulduk. Ignacio ve Bruno sadece Latin veya Güney Amerika müziği ile ilgili değil, birçok değişik dünya müzikleri ve çalis tarzları hakkında çok fazla deneyime sahipler. Tabiki ortadoğu müziği hakkında bizden ögrendikleri birçok şey var. Parçaları bestelerken ve aranje ederken kattıkları fikirler de çok önemli ve değerli. Ignacio 14 aydır, Bruno ise 8 aydır bizle birlikteler. Şu ana kadar herşey çok güzel gidiyor.

Hakan Cezayirli: Esthema’nin ilk albumu ulkemizde cok sinirli bir dinleyici kitlesi ile bulusabildi ne yazik ki. . Durum boyle olunca ilk albumunuz Apart From The Rest’in hikayesini senden dinleyelim. Albumu kaydetmeye nasil karar verdiniz?

Onur Dilşen: Albümü kaydetmek Andy’nin hep istediği ve hep aklında olan birşeydi. Grubu oluşturduktan, beraber prova yaptıktan ve konserlerde çalmaya başladıktan kısa bir süre sonra kayıt için stüdyoya gittik. Elimizdeki parçalar ve materyal yeterli idi ve onları bir albüme koymak istedik.

Hakan Cezayirli: Ilk album buram buram Akdeniz kokuyor. Muhtemelen bunda tum sarkilari yazan Andy Milas’ı Yunanli olmasi onemli bir etken. Andy haricinde grupta Tedy Lemanis ve sen olunca ciddi bir Akdeniz etkisi olusmus. Bu tarziniz nasil tepkiler aliyor, ozellikle Amerika gibi Akdeniz kulturune oldukca uzak bir ulkede?



Onur Dilşen: Andy yıllar boyunca Yunan müziği dinlemiş ve çalmis. Tery Yunan ve Bizans müziği eğitimi almış, onlar dışında da Türk müziği hakkında çok şey biliyor. Ben eğitim almamış olsam bile Türk muziği hakkında yeteri kadar biliyorumm. Öyle olunca, ortak zevkimiz albüme de yansıyor. Amerika gibi bir yerde millet genel olarak jazz, rock ve pop tarzlarına daha çok rağbet ediyor. Amerika, akdeniz kültürüne ne kadar uzak olsa da, burda aldığımız tepkiler oldukça olumlu ve sıcak. Şu ana kadar, burda, müziğimizi canlı dinleyipte beğenmeyen bir Amerikalıya pek rastlamadım. Her ne kadar, genel dinleyici kitlesi, yaptığımız müziğe biraz yabancı olsada, hayranlarımız ve ünümüz giderek büyüyor. İlk albümümüz, 12 tane değişik websitesinden ve e-dergisinden çok olumlu eleştiriler aldı.

Hakan Cezayirli: Hazir arkadaslardan bahsetmisken, merak ettigim bir soruyu sorayim, koca ulkede bu kadar Egeli nasil denk geldiniz? Bu ciddi bir sans olmali.

Onur Dilşen: Tery’nin babası Andy’nin bir aile tanıdığı. Birgün Tery’nin babası Andy’ye oğlundan bahsetmiş, eğer müzisyen lazım olursa gibilerinden, Andy de doğal olarak hemen bağlantı kurmuş. Benim katılımım ise dediğim gibi arkadaşim Marjan aracılığı ile oldu. Marjan’a hala teşekkür ederim.



Hakan Cezayirli: Apart From The Rest’e geri donersek, bir grubun debut albumu icin oldukca sasirtici kalitede bir CD ile karsilastigimda cok sasirmistim. Studyo ve albumun teknik islerini yapan Randy Roos ozel bir secim miydi?

Onur Dilşen: Teşekkürler. Randy’nin asıl işi o ünlü Berklee’de ögretmenlik. Evinin bir bölümünü stüdyoya çevirmis. Çok güzel bir ortam. İnanılmaz duyarlı kulakları ve kayıt bilgisi var. İnanılmaz da bir jazz gitarcısıdır. Randy’nin eski bir ögrencisi tavsiye etti onu bize.

Hakan Cezayirli: Apart From The Rest ismi nasil ortaya cikti. Albumun genelinde sarkilar ne anlatiyor okuyucularimiza bilgi verebilir misin?

Onur Dilşen: İsimler Andy’ye ait. Bana bahsettiği kadarı ile, isimler parçaları yazdığı zaman ve o aralar hayatında neler olduğu ile ilgili. Mesela, Consequence, Andy’nin bu grup için yazdığı ilk parça. Onu parçayı, bildiği, çaldigi, ögrendigi ve bestelediği bütün müzikler hakkında düşündükten sonra bestelemiş. Türkçe’deki karşilığı gibi, bir sonuç, bir netice. For Whom…For Me’nin girişi ona çanlari hatırlatmış. “Çanlar kimin için çaliyor?” gibi. Distance’ın bir hikayesi yok. İsim olarak beğenmiş. Erimos Yunanca’da çöl ve huzur demek. O parçaya isim verirken parçanın havasını düşünmüş sanırsam. Finding My Way (yolumu bulmak), ise Andy en nihayet müziksel olarak gideceği yönü bulduktan sonra konulmuş. Apart from the Rest (diğerlerinden ayrı), Andy’nin en favori eseri. Onu diğerlerine göre daha özel bulduğu için öyle adlandırmış. Albüm ismi Apart from the Rest ise, sadece parçanın Andy için olan önemi dışında, bu albümün ve yaptığımız müziğin nasılda diğer bir çok grup ve tarzdan farklı ve ayrı olduğunu vurulamak amacıyla düşünüldü.

Hakan Cezayirli: Album satislari ne durumda. Okuyucularimiza albumu nasil satin alabilecekleri konusunda bilgi verebilir misin?

Onur Dilşen: Albüm satışları biraz yavaş sayılır ama yavaşta olsa satılıyor. Bu sitelerden sipariş edebilir, CDBaby.com, IndieRythm.com, Amazon.com; buralardan ise mp3 olarak alabilirsiniz, iTunes, CDBaby.com, Amazon.com, DigStation.com, ve Esthema’nın MySpace sayfası: http://www.myspace.com/esthemamusic Google’dan “esthema” olarak arama yapmanız yeterli.



Hakan Cezayirli: Albumunuzu yaz boyunca gittigim hemen her mekanda caldim. Ozellikle Finding My Way ulkemizde cok sevilme potansiyeli olan ve hatta “hit” olabilecek bir sarki, gelen tepkilerden bunu anladim. Album icin Turkiye’de bir dagitimci ile pazarlamak konusunda hic calisma yaptiniz mi? Bu duzeyde bir albumun muzik marketler vasitasi ile dinleyiciler ile bulusamamasi bence cok kotu!

Onur Dilşen: Bizim albümü birçok insan ile paylaştığın için çok teşekkür ederim. Şu ana kadar hiçbir dağıtımcı ile temasa geçmedik. 2 üyemizin ayrı zamanlarda ayrılması ve yerlerine müzisyen aramak planlarımızda inanılmaz ertelemeler yarattı. The Hereness and Nowness of Things adlı 2nci albümümüzle birlikte iç ve dış olarak bir dağıtımcı bulacağız. İlk albüm Amerika içinde ve dışında birçok eleştirmenden çok olumlu eleştiriler aldı. Son olarak, 2008’in en iyi 25 Cdsinden biri seçildi Idie-Music.com tarafından. Biraz isim yapmaya ve dikkat çekmeye başlıyoruz. Kendimizi birçok yönde geliştirdiğimizi düşünüyoruz. 2nci albüm birçok kesimden tarafından merakla bekleniyor. İnşallah müzik marketlerdeki yerini de alacak.

Hakan Cezayirli: Ulkemizdeki genc muzisyenler Avrupa ve ozellikle Amerika’da album kaydetmenin ve ozellikle dagitimin genel olarak cok kolay oldugunu dusunuyorlar. Yasadiginiz zorluklari ve gecirdiginiz evreleri anlatabilir misin. Arzu edersen teknik detaylara da girersen meraklilarin bir kiyaslama yapma sansi olabilir.

Onur Dilşen: Kayıt, eğer bağlantılarınız, hazır eserleriniz ve paranız varsa çok kolay. Bizim Cdler www.discmakers.com tarafından basıldı. Dağıtımı da bu ve bunun gibi şirketler hallediyor. Cdyi kaydetmek değil, isminizi ve müziğinizi kitlelere ulaştırabilmek sorun. Burda o kadar çok grup ve müzik tarzı var ki, inanılmaz. Büyük bir bölümüde gerçekten dinlenemeyecek kadar rezalet bence. Birçok yere başvuruyoruz, konserler veriyoruz. Yavaşta olsa ağımız genişliyor.

Hakan Cezayirli: Albumu belli bir muzik tarzi icerisine sokmak gercekten guc. Jazz, folk, Akdeniz etkileri var. Siz albumu nasil siniflandiriyorsunuz?

Onur Dilşen: Ilk çiktigimiz zamanlarda oldukça sorun yarattı bu. Biz herşeyi bir kategoriye koyma taraftarız pek değiliz ama müzik endütrisi elindeki malı satabilmek için onu adlandırmak ve tanıtmak zorunda. Bir yarışmaya başvururken world fusion adlı türü gördük. Anlamı bizim yaptığımız müziğe çok yakın. O gün bu gündür world fusion ensemble olarak adımız geçiyor. Türkçe’de etnik füzyon deniyor sanırsam.

Hakan Cezayirli: Uzaktan takip edebildigim kadari ile cesitli mekanlarda konserler veriyorsunuz. Dinleyicilerden aldiginiz tepkiler nasil?

Onur Dilşen: Çoğunlukla gayet güzel. Yaşlı, genç, eğitimli, eğitimsiz olsun, seyirciler gerçekten çok iligili. Genelde udun ve buzukinin ne olduğunu soranlar çikiyor, biraz komik aslında. Eğitimli müzisyenlerden aldığımız güzel tepkiler de bizim iyi yolda olduğumuzu gösteriyor.

Hakan Cezayirli: Bir muzisyen olarak studyoda albumu kaydetmektense canli calip o gunku ruh halini notlara tasimak onemli bir sey olsa gerek. Bu konuda ne dusunuyorsun?

Onur Dilşen: Ben ikisinin de gayet farklı ama çok zevkli olduğunu düşünüyorum. Ben canlı performansları tabiki tercih ederim ama stüdyoda bir proje için saatlerini ve günlerini verdikten sonra ortaya çikan sonucu dinlemek de gerçekten güzel. Canlı çaldigimizda, parçalar günü gününe değişiyor tabi doğal olarak. Onun güzelliğii de orda. Öbür türlü sıkıcı olur zaten.

Hakan Cezayirli: Esthema’nın yeni albümü ne zaman cikiyor?

Onur Dilşen: The Hereness and Nowness of Things adlı 2nci albümümüzü bu mayısta kaydediyoruz. Yaz sonuna kadar çikar diye düşünüyorum.

Hakan Cezayirli: Yeni album hazirliklari ile ilgili biraz bilgi alalim. Iki yeni grup elemaninizin Guney Amerika kokenli olmasi ritm hattinda bir farklilik yaratacak gibi gozukuyor. Yeni album Akdeniz esintileri mi tasiyacak?

Onur Dilşen: Latin müziğine yönelmek bir çoğumuzun en son istediği şey. O kadar latin müziği yapan var ki, eğer gerçekten 1nci sınıf bir iş yapmayacaksan hiç girmemen lazım. Bruno ve Ignacio bence latin müziğine ek olarak hayatlarında değişik şeyler çalmaktan da gayet memnunlar. Hafta 1 kez prova yapıyoruz. Şu anda birçok parça bestelenme aşamasında. Hazır olan 3-4 parçayı aranje ediyoruz. Benden de 1-2 parça olacak. Ümitliyiz.

Hakan Cezayirli: Birazda senden bahsedelim. Muzik ile maceran nasil basladi.

Onur Dilşen: Annem müzik ögretmeni, babam ressamdı. Annemin isteği ile piyano sonra da keman eğitimine başladım. 1994 senesinde İzmir DEÜ devlet konservatuarına girdim. 2002 yılından beri eğitimime Boston’da devam ediyorum. Mayısta mezunum.

Hakan Cezayirli: Amerika’ya yerlesmen nasil oldu?

Onur Dilşen: 1999 senesinde Amerika’ya yerleşmiş olan annemin daveti doğrultusunda 2002 senesinde eğitimimi burda devam ettirmek üzere Boston’a geldim. O günden beri burda yaşiyorum.

Hakan Cezayirli: Muhtemelen okuyucularimizin merak edecekler bir diger sey; bir Turk’un Amerika’daki hayati nasil; yasadigin zorluklar neler? Nelere kolay adapte oldun?

Onur Dilşen: Türkiye’de yaşadığınız yerden başka kente gitseniz bile alışmakta zorlanırsınız. Yurtdışı daha zor tabi. Uganda’ya gitmiş olsaydım daha da zor olurda herhalde ama Amerika bile olsa yinede alışmak zaman alıyor. İlk 3 sene zor. Dili çabuk kapmak için Türkler ile az zaman geçirmek yararlı. Yazın iş bakacağım. Uzun bir süre daha burdayım, orası kesin. Yemekleri özlüyorum. Buradaki Türk lokantaları iyi değil.

Hakan Cezayirli: Muzik haricinde nelerle ugrasirsin.?

Onur Dilşen: Okurum, araştırırım. Futbol oynarım. Diğer sporlara da merakım vardır. Satranç oynarım. Resim yaparım. Müzik tüm yönleriyle hayatımın büyük bir bölümü genelde.

Hakan Cezayirli: Keman calan bir muzisyen olarak kimler seni etkiledi.?

Onur Dilşen: Birçok kimse. Klasik müzikta Heifetz, Oistrakh ve Milstein’a taparım. Grappelli ve Ponty en sevdiğim jazz kemancıları. Daha adlarını hatırlamadığım birçok sanatçı.

Hakan Cezayirli: Yeni olusturdugumuz Muzik bolumunun geleneksel hale getirecegimiz sorularindan bir tanesini ilk once sana sorayim. En sedigin 5 album?

Onur Dilşen: En zor soru da bu oldu herhalde. Çok kafa yormadan aklıma gelen isimleri söylüyorum. Brahms symphonies, Metallica …and justice for all, Dream Theater awake, Laço Tayfa bergama gaydası, Levent Yüksel med-cezir.

Hakan Cezayirli: Son olarak okuyucuyularimiza soylemek istedigin seyleri alalim.

Onur Dilşen: Öncelikle benle bu söyleşiyi yaptığınız için çok teşekkürler. Bizi duymuş olsun olmasın, ben tüm okuyucularınıza kendi adıma ve Esthema adına sevgilerimi ve saygılarımı gönderiyorum. Ümid ederim ki onlar gibi iyi bir müzik zevkine sahip olan bir kitlenin de yardımıyla, Türkiye’de ün yapmaya başlayacağız ve hakettiğimiz yere geleceğiz.

Daha fazla bilgi için: www.esthema.com (Tüm resimler siteden alınmıştır)

Yorumlar