Tolga - 2017 Senesi Albümlerine Kısa Bir Bakış



Bu sene her yazar sevdiği albümleri yazsın gibi bir fikir çıkmış ortaya. Bana da yaz abi dediler. Tamam yazayım da, benim yazdığım albümleri kim okur ki diye nazlanayım dedim, sonunda azarı yiyip oturdum aşağıya. Valla, şakayı kenara bırakırsak, 2017 senesi iyi albüm yaptı. Mesela yeni Deep Purple albümünü çok sevdim, yılın sonunda Led Zeppelin Robert Plant bombası patladı. Harika albüm... Yıl içinde black metal dünyası daha uçuk müzik tarzları ile harmanlanarak daha progresif bir yolda ilerlemeye devam etti, death metal devleri Obituary, Cannibal Corpse, Morbid Angel gibi gruplar albümlerini çıkarttılar. Bende üç beş albüm yazayım dedim. Benim seçkim şu şekilde.



THE RUINS OF BEVERAST – EXUVIA
Alexander von Meilenwald, çok fazla ama gerçekten çok fazla enstrüman çalabilen Alman bir müzisyen. Nagelfar asını verdiği grubu ile tanınan Alexander von Meilenwald, bu yetmezmiş gibi  The Ruins of Beverast ile de farklı bir kulvarda müzik yapıyor.  Erken yaşta Darkthrone üyesi Nocturno Culto'nun bir röportajını okuyup kafayı bozan bu ismi uzun Alman arkadaşımız apar topar  Nagelfar'ı kurar. Grup büyük ilgi çeker hale gelir ancak bir şekilde grubunu dağıtır. İnsanlarla uğraşmayı pek sevmeyen Alexander von Meilenwald, ben kendi müziğimi kendim yapayım diyerek The Ruins of Beverast projesine başlar.

Farklı albümler  ile devam eden müzikal maceranın son üyesi Exuvia. 2017 yılında yayınlanan albüm bana sorarsanız yılın en iyi albümlerinden bir tanesi. Farklı riffler, şarkıların karmaşık yapıları, kendini tekrar edip loop'a giren pasajlar, melankolik vokaller, arkasından bir anda hırçınlaşan ve deliliğe dönen bölümler derken acayip bir albüm var elimizde.


MYRKUR - MARERIDT
2017 iyi pagan folk albümü yaptı aslına bakarsanız. Bunların arasından bula bula Myrkur'u mu buldun diyeceksiniz, kızacaksınız, haklısınız ama bu albümdeki birkaç şarkı beni fena halde kendisine çekiyor. Belki 50 tane daha iyi konsept albüm sayarım ama bu albümde farklı bir şeyler var. Bahsettiğim farklı şey Bornehjem şarkısı değil. Bilgisayar oyunu kılıklı bu şarkı bile fikrimi değiştirmedi. Amalie Bruun güzel kadın o ayrı ama albümde garip bir hava var. Albüm ile alakalı Hakan bir şeyler yazıp çizmişti. Aynı kaotik durum o yazıda da var.


Albümde keman, mandola, geleneksel davullar, nyckelharpa adı verilen çok eski bir İsveç arpı gibi çok ilginç bir enstrüman dağılımı var. Son yıllarda İskandinav folk müziğine meraklı insanların artık yakından tanıdığı Kulning konusuna Amalie Bruun'de el atmış. Albümün belki de sorunu herşeye el atmaya çalışması. Muhtelemen bir sonraki albümünde daha iyi bir şeyler ortaya koyacak Amalie Bruun. Bu arada güzel kadın demiş miydim :)


BLUT AUS NORD - DEUS SALUTIS MEAE
Blut Aus Nord, Fransız bir black metal grubu. Müziğin içerisine avant-garde elementler ekleme konusunda son yıllarda en başarılı olan gruplardan bir tanesi. Son dönem Fransız grupları, black metal dünyasına ciddi bir soluk getiriyorlar. Bu sene Blut Aus Nord bu alanda öne çıkan gruplardan bir tanesi. 1990'larda solo bir proje olarak ortaya çıkan proje, birkaç demo kaydının arkasından Blut aus Nord adını aldı. 2003 yılında yayınlanan "The Work Which Transforms God" albümüne kadar ortaya pek önemli bir şey çıkartamayan grup, bu albümle dinleyicinin ilgisini çekmeye başladı.

Bu yıldan itibaren black metal sınırlarının dışına daha fazla çıkma cesaretini bulan grup, müziğin içerisine atmosferi arttırabilmek için elektronik sesler ve gürültüler eklemeye başlarken şarkı yapılarını da değiştirmeye başladı. 2011 yılından itibaren iki sene içinde yayınlanan üçlemeleri "777" ile çok farklı müzik türlerini black metal içerisine gömmeyi başardılar. Deus Salutis Meae ile daha karanlık atmosferli neredeyse cehennemi andıran bir tablo ortaya çıkarttılar. Arka plandaki garip sesler, azap içinde inceleyenlerin çığlıkları, bunların garip elektronikler ile desteklenmesi, israrlı ve kendini tekrar eden döngüler ile bir şekilde adı black metal olan ama içinde çok farklı şeyler barındıran bir albüm yapmayı başardılar. Grubuna Alman ismi veren Fransızlar olduğunu düşünürsek adamlarda bir acayiplik olduğu belli ve müziklerine pek güzel yansıyor.


DUMAL - THE LESSER GOD
Amerikalı bir black metal grubunun beni bu denli şaşırtacağını pek düşünmezdim doğrusu. En son Acheron şaşırtmıştı beni. Yani milattan önce zamanlarda. Şaka yapıyorum... Dumal grubu 3 kişiden oluşuyor, Adam Siatkowski bas, vokal, klavye. Evan Williams davul ve Andrew Dorflinger. Son yıllarda black metal dünyasında makyajlar bir kenara bırakılıp, garip takma adlar bir kenara konulup, türü black metal olup, görüntüsü black metal olmayan gruplar artmaya başladı. Yavaş yavaş türde Kuzeyli grupların etkisinin azaldığını hatırlatıyor bu durum.

Dumal aslında çok yeni çok bilinmedik bir müzik tarzına sahip değil. Albümü ilk kez dinleyen birisi Polonyalı MGLA yeni albüm yapmış diye düşünebilir ancak işin içerisine girdikçe boynuz kulağı geçmiş diyebiliriz. Harika melodiler ve ritmler, iyi kotarılmış davul ve bas partisyonları ile The Lesser God senenin en iyi albümlerinden birisi benim için.


KREATOR - GODS OF VIOLENCE
Thrash metal denilince ilk akla gelen topluluklardan birisi Alman Kreator grubudur. Kariyerleri boyunca Extreme Aggression, Pleasure to Kill, Terrible Certainty gibi müthiş albümlere imza attılar. Bu albümler ile 1980'lerde bir thrash devi haline geldiler. 1990'lar Coma of Souls ile başladı. 90'larda bu müthiş başlangıcın ardından yayınladıkları bazı albümler hayal kırıklığı olsa da, her zaman iyi fikirler ve şarkıları vardı. 90'larda thrash gözden düşmüş olsa da, Kreator çizgisinden sapmadı. 2000'ler Violent Revolution gibi önemli bir albüm ile başladı. Yoklukta bizi çoşturan bu albümün ardından Enemy of God ile devam eden süreçte neden bir thrash devi olduklarını tüm dünyaya haykırdılar.

Kreator, 25'inci yıldönümlerini kutlamak için gezinmeye başlamadan önce Nuclear Blast ile bir anlaşma imzaladı. Bu sürecin devamında "Phantom Antichrist" albümü yayınlandı. Grubun 13. albümüydü ve aradan geçen yıllara rağmen hala ayakta olmaları ve müziklerini geliştirdikleri için dinleyicilerden büyük övgü aldılar. Yeri geldiğinde melodik riffler yeri geldiğinde progresif etkiler ile 2012 yılında büyük bir grup olduklarını gösterdiler. Arkasında da beklemeye başladık. Uzun bir aralık arkasından 2017 başında Gods of Violence yayınlandı. Mille Petrozza vokal, gitar; Sami Yli-Sirnio gitar, Christian Giesler bas ve Ventor davul kadrosu ile kaydedilen albüm iyi bir thrash metal albümü nasıl olmalıdır, bu yaşta yolundan sapmadan nasıl müzik yapılmalıdır dersi niteliğinde.


BELPHEGOR - TOTENRITUAL
Albümün geniş incelemesi ahanda burada. Eh birader böyle müzik yapabiliyordunuz da, 20 küsür senedir ne halt ediyordunuz demek lazım bu adamlara... Diye yazmışım çok da doğru yazmışım. Aslında Belphegor, blackened death metal grubu olarak albümlerinde iyi şarkılar olan, hatta hemen her albümde 2-3 başarılı şarkısı mutlaka olan ancak albümün genelini dinlediğinizde sıkıldığınız bir tarza sahip. Hatta bir süre sonra "ulan bu ne ya" deyip kenara atılıyor albümler. Sonra o bir kaç şarkı hatırına yeniden dinleniyor sonra yeniden rafa.. Kısır döngü... İşte bu durum Totenritual ile bozuldu hemde çok başarılı şekilde bozuldu. Umarım yeni albümleri bunu da aşar. Uzun uzun yazmayayım zaten yazılmışı var.


DER WEG EINER FREIHEIT  - FINISTERRE
2009'da Nikita Kamprad ve Tobias Jaschinsky tarafından kurulan Der Weg einer Freiheit uzun bir süre iki kişiden oluşan bir grup olarak devam etti. İlk dönemlerde elektronik davullar ile devam ederken 2010 yılından itibaren grup kalabalıklaşmaya başladı. Grup albümlerinde bir arayışta olduklarını hep belli etti. İlk albümleri grubun adını taşıyordu ve iyi fikirlere sahipti. İlerleyen dönemlerde gelişim devam etti ve sonunda "Finisterre" gibi son derece başarılı bir albüm ortaya çıktı.

Albümün yapısını iyice anlamak için albüme ismini veren şarkıya bakmak yeterli. Zaman zaman 1970'lerden gelen progresif öğeleri müziklerinin içine gömen grup saniyeler içinde hırçınlaşıp bambaşka bir hale gelebiliyor. Tüm bu geçişler ve değişimlerin yapılması büyük bir ustalıkla yapılmış. şarkı bütünlükleri son derece başarılı. Bu komplike veya moda tabirle sofistike tarz bu albümün imzası. Dinlemediyseniz mutlaka dinleyin.


ENSLAVED – E
Müzik dünyasının en ilginç gruplarından bir tanesi olan Enslaved müziği ilk başlarda geleneksel black metal ve Viking metalinden etkiler taşıyordu. Bir süre bu yolda ilerleyen grup Darkthrone, Mayhem ve tabii ki Bathory'yi kendisine rehber edinmiş ve başarılı albümler ortaya koymuştu. İlerleyen yıllarda progresif rock, caz ve farklı öğeleri müziğin içerisine eklemeyi beceren grup devamlı gelişen ve değişen bir yapıya sahip. Sözkonusu Enslaved olunca bol bol kavga dövüş yapar eleştirmenler. Örneğin "Axioma Ethica Odini"yi nereye koymak lazımdır. Grubun Viking metali yaptığı dönemi sevenler albümü yerin dibine sokarken daha yenilikçi şeyler sevenler ise albümü yere göğe koyamamıştı.

Peki 2017 albümü "E"yi nereye koyacağız. Ivar Bjornson (Gitar, klavye, vokal) Grutle Kjellson (Vokal, bas) Arve Isdal (gitar) Cato Bekkevold (Davul) ve Hakon Vinje (Klavye, vokal) yine bir yerlere konulması zor bir albüme imza atmışlar. Albüm bir nevi progresif öğeler ile bezenmiş Kuzeyli yeni akım rock olarak tanımlanabilir. Albüm müthiş mi hayır  ama çok iyi fikirlere sahip olduğunu düşünüyorum.


IGORRR -SAVAGE SINUSOID
Fransızlar bu sene ekstrem müzik dünyasına ilginç albümler ile zenginlik kattılar. Aslında Gautier Serre'nin solo projesi olan garip isimli Igorrr içine her türlü müziğin kaçtığı bir garip grup. Bir şey dikkatimi çekiyor, Fransız müzisyenler nedense gruplarına Fransızca isimler vermek yerine Fransız olduklarını saklamak için garip isimler veriyorlar. Ancak albümleri dinlemeye başlayınca bu adamlar Fransız galiba diyorsunuz. 2017 senesinden mahallenin delisi Fransızlardı kesinlikle.

Savage Sinusoid anlatılabilecek bir albüm değil. Adamın biri elektroniklerin başına oturuyor ve binbir tane farklı sample'ı alıp manyak gibi arka arkaya ekliyor. Klasik müzik, pop müzik, disko aklınıza ne gelirse. Listede sadece arabesk yok diyeyim ben size. Bunun üzerine garip davul bölümleri ve hızlı ataklar ekleniyor. Ondan sonra bir kadın ve bir erkek vokalist devreye giriyor. Birisi manyak manyak bağrınırken, diğeri cennetten çıkmış ses tonu ile şarkılara eşlik ediyor. Bunun sonunda da Savage Sinusoid ortaya çıkıyor işte...


Yorumlar