Amerika'da müzik endüstrisinde çalışan Mert Özcan ve kayıt stüdyosu The Record House ile keyifli bir röportaj yaptık. Merhaba Mert Bey, öncelikle kendinizi kısaca okurlarımıza tanıtır mısınız?
Tabi ki. Ankara’da doğdum ve liseyi TED Ankara Koleji’nde bitirdikten sonra Amerika’ya giderek Boston’da Berklee College of Music’de Müzik Prodüksiyonu ve Kayıt Mühendisliği dalında eğitim aldım.
Berklee’de eğitimimi tamamladıktan sonra Los Angeles’a yerleştim ve Blue Microphones’un Santa Monica’daki House of Rock stüdyosunda çalışmaya başladım. Grammy ödüllü Jack Joseph Puig ve Blue Microphones işbirliğiyle kurulan bu stüdyoda aralarında John Legend, Travis Barker, Grizfolk ve Saint Motel gibi isimlerinde bulunduğu 200’ü aşkın sanatçıyla çalıştım.
House of Rock’dan sonra Interscope Records’dan teklif aldım ve Interscope stüdyolarında Zedd, Kendrick Lamar ve Fergie gibi sanatçılarla çalışmaya devam ettim.
- Kendi stüdyonuz olan The Record House’u açmaya ne zaman karar verdiniz?
House of Rock projesi bittikten sonra orada beraber çalıştığım meslektaşım Beto Vargas ile beraber kendi yerimizi açma fikrini konuşmaya başlamıştık. Ben Interscope’da çalışırken yavaştan yer bakmaya ve planlamaya başladık. 2014 yılının Ekim ayında da The Record House’un kapılarını Santa Monica’da açtık.
- The Record House’da ne gibi hizmetler sunuyorsunuz?
Müzik alanındaki albüm çalışmalarının yanı sıra, televizyon ve film projelerinde de çalışıyoruz. The Record House çatısı altında reklam jingle’ları, kurumsal müzikler, TV dizileri ve sinema filmleri için orijinal müzik besteliyoruz ve ses tasarımı ile post prodüksiyon noktasında yaratıcı çözümler üretmeye devam ediyoruz.
- Çalıştığınız sanatçılardan öne çıkanlar var mı?
The Record House’da bitirdiğimiz ilk albüm Meksikalı Rock grubu Moderatto’nun “Malditos Pecadores” adlı albümüydü. Bu albümle The Record House ve Beto En İyi Pop/Rock Albümü kategorisinde Latin Grammy Ödülüne aday oldu.
Aynı sene kaydettiğim Diamante Electrico adlı Kolombiyalı Rock grubu ise En İyi Rock Albümü Latin Grammy Ödülünü kazandı.
- Amerika’da reklam müziği alanında hangi firmalarla çalıştınız?
Puma, Acura, Wayfair ve Dos Perros gibi dünyaca ünlü markalara çalıştık. Kolombiya’da Bimbo markası ve Saatchi ajansına işler yaptık. Türkiye’de de Aquamatch firmasına reklam filmi ve jingle çalışmamız oldu.
Son iki senedir düzenli olarak çalıştığımız Wayfair adlı şirkete bestelediğimiz müzikler şirketin “kurumsal kişiliği” haline gelmiş durumda. Advertising Age Dergisi, bestemizi “earworm of all jingles” (dillere dolanan jingle) olarak tanımlayarak ana sayfadan reklam dünyasına duyurdu.
- The Record House’un Türkiye ayağını açıyormuşsunuz?
Evet 2017’den itibaren Türkiye’de çalışmaya başlıyoruz. Verdiğimiz hizmetlerinin tamamını Türkiye piyasasına sunacağız. Öncelikle bir temsilcilik kurup çalışmaya başladıktan sonra bir ofis açmayı düşünüyoruz.
Mert Özcan ve The Record House’un Türk müzik endüstrisine getireceği yeniliklerin ipuçlarını www.the-record-house.com adresinden şimdiden görmek bile heyecan verici.
Müzik endüstrisinin kalbi olan Amerika Birleşik Devletleri’nde bunca önemli başarıya imza atan Mert Özcan’ın Türkiye’nin müzik dünyasına yapacağı katkılar ise merakla bekleniyor.
Yorumlar
Yorum Gönder