Ocak 1973 ABD doğumlu olan Madeleine Peyroux günümüzde önde gelen caz vokallerden biridir. Bunun yanı sıra sanatçı aynı zamanda iyi bir gitarist ve şarkı yazarıdır. Sanatçının vokal stili Billie Holiday’e benzetilir ki zaman zaman onu dinlerken ben de Holiday’i dinler gibi oluyorum ve vokal tarzını oldukça beğeniyorum . Sanatçının etkisinde kaldığı müzisyenler arasında Billie Holiday, Bessie Smith, Edith Piaf, Leonard Cohen, Charlie Chaplin ve Bob Dylan’ı sayabiliriz.
Gelelim sanatçının hayat hikâyesine:
New York ve güney California’da çocukluğu geçen sanatçı ebeveynleri boşanınca henüz 13 yaşındayken annesiyle Paris’e gider. Pek çok röportajında ailesini hippilere benzeten sanatçı onalar için eksantrik eğitmenler ifadesini kullanır ki bu ona göre müzikal kariyerine katkı sağlamıştır. Babasının daima eski plakları dinlediğini ve annesinin ise bir ukelelası olduğunu söyler ki daha çocukken bu aleti çalmasını öğrenmiştir. Peyroux 15 yaşında Paris’te sokak müzisyenlerini keşfettiğinde onlarla şarkı söylemeye başlar, sonrasında Riverboat Shufflers adlı gruba katılır. 16 yaşında The Lost Wandering Blues and Jazz Band grubuna girer ve onlarla yıllarca Avrupa’da caz standartları seslendirir.
Sanatçının ilk albümü olan Dreamland 1996 yılında Atlantic records tarafından yayımlanır ve büyük beğeni toplar. Albüm beş gecede ilginç bir ekiple kaydedilmiştir gitarist Marc Ribot, saksofonist James Carter, piyanist Cyrus Chesnut, kemanda Regina Carter davulda Kenny Wollesen gibi. Albüm birere Edith Piaf ve Patsy Cline cover’ı ve iki tane de Bessie Smith cover’ı içerir. İlk albüm sanatçının 21.yüzyılın Billie Holiday’i olarak algılanmasına sebep olur. Albüm sonrasında pek çok caz festivaline katılan sanatçı sonrasında altı yılını Paris’te geçirir arada ABD’de kimi kulüplerde sahne alır. Arada yine pek çok sanatçı ile ortak çalışmalar yapar ve böylece 2004’e kadar olan geniş bir süre geçer.
O yıl Rounder Records ile kontrat yapan sanatçı tanınmış prodüktör Larry Klein ile çalışmaya başlar ve sonucunda Eylül 2004’te ikinci albümü Careless Love yayımlanır. Albüm çok positif yorumlar alır ve satışı dünya genelinde bir milyonu geçer. Albüm Leonard Cohen’in ünlü parçası Dance Me To The End Of Love ile açılır ayrıca Bob Dylan’ın You’re Gonna Make Me Lonesome When You Go parçası da sanatçının okuduğu parçalardandır. Yine Elliott Smith’in Between The Bars ve Hank Williams’ın Weary Blues’u albümde dikkat çeker. Her zaman olduğu gibi sanatçı bu albümde de Fransızca bir esere yer vermiştir, albümde yer alan tek orijinal parça ise Don’t Wait Too Long’ tur. Albümde yer alan sanatçının tekrar yorumladığı 20.yüzyılın ilk yarısındandır.
Sanatçı üçüncü albümü Half The Perfect World’ü ise Eylül 2006’da yayımlar. Albümde pek çok sanatçı ile çalışır ki içlerinde Jesse Haris, Walter Becker, Larry Klein – aynı zamanda albümün prodüktörü- ve k.d.lang sayılabilir ki onunla sanatçı Joni Mitchell’in ünlü River parçasını albümde yorumlamıştır. Bu albümde de parçalar özenle seçilmiştir ve genelde çağdaş sanatçıların parçalarını bu albümde tekrar yorumlamıştır. Bunlar içinde Blue Alert ve HJalf The Perfect World Cohen/Anjani parçaları olarak Smile bir Chaplin klasiği olarak dikkat çeker, yine bu albümde dört adette yepyeni beste yer alır. 3 Eylül 2006’da sanatçı canlı bir performans yapar Live From Abbey Road adlı programda ve 2007’de en iyi uluslararası caz sanatçısı olarak BBC Jazz Awards’ tan kazanır.
Dördüncü albümü Bare Bones ise Mart 2009’da yayımlanır ve bu albüm sanatçının kariyerinde tüm bestelerin orijinal ve yeni olması dolayısıyla önemli bir mihenk taşıdır. Albüm yine prodüktör Larry Klein ile hazırlanır. Parça yazarları ise Walter Becker, Joe Henry, David Batteau ve Julian Corvell’dir. Abüm ayrıca sanatçının kendi bestesi I Must Be Saved’i de içerir, ilk tekli You Can’t Do That ise soul-rock ritimli sanatçı için yepyeni bir tarzdır. Albüm olumlu eleştiriler alır ve ardından sanatçı ABD, Kanada, Güney Amerika, Avrupa ve Asya’da büyük bir turneye çıkar.
Kasım 2009’a gelindiğinde sanatçı ilk canlı konser albümü olan Somethin’Grand’ı yayımlar. DVD Ocak 2009’da Los Angeles’ta kaydedilmiştir.
4 Ocak 2011’de ise sanatçı kendi web sitesinde ilkbaharda yeni bir albüm yayımlayacağını duyurur. 15 Mart’ta ise albümün 14 Haziran’da çıkacağını açıklar, bu albüm bu kez Decca Records tarafından yayımlanacaktır. Albüm genelde kendisinin yeni bestelerini içerir, bu kez prodüktör Craig Street’ tir. Albüm öncesi sanatçı albümde yer alacak iki parçayı bir teklide yayımlar; bunlar Beatles’ın Martha, My Dear’i ve yeni bir çalışma olan The Things I've Seen Today’ dir. Bu EP 29 Mart’ta yayımlanır.
Sanatçı albüm tanıtımı için İş Sanat’ta Mayıs 2011’de konsere gelmişti ve konserde hemen hemen bu çıkacak albümün tüm parçalarını seslendirmişti. O gün kendisini ilk canlı seyredişimdi, sizlere tavsiyem ülkemize gelirse sakın kaçırmayın gidin, muhteşem bir yorumcu, gitarına çok hakim, seyirci ile temas kurup onları da olaya çekmeye bayılıyor.
Albüm için gitarda Marc Ribot, basta Me’shell Ndegeocello, davulda Charley Drayton yine gitarda Chris Bruce el veren isimlerdir. Ve Standing on the Rooftop albümü 6 Haziran 2011’de çıkar bunu büyük bir konser turnesi izler.
Bu arada sanatçının yeni albümü Mart 2013 itibariyle raflarda yerini aldı ki bu albüm bloğumuzda ayrı bir konu olarak işlenecek.
Yorumlar
Yorum Gönder