Bazı sesler vardır, bir kere duyunca bir daha unutmazsınız ve zihninize kazınır. İşte Concha Buika'nın da sesi böyle bir ses. İngilizce'de “smoky voice” denen ve benim tercümemle “nikotin ve alkol” kokan kısık ama çok güçlü ve etkileyici bir ses.
İspanyolca konuşulan memleketlerde son 2-3 senedir oldukça popüler olan bu sanatçının sesiyle ilk tanışmam geçen yaz oldu. Portekiz'li fado sanatçısı Mariza'nın son albümü “Terra”da Buika ile bir düeti vardı ve bence albümün en güzel parçasıydı. İçimden “bu ne kadar güçlü bir ses” demiştim. Sonra Yunan'lı sanatçı Eleftheria Arvanitakh'nin son albümü “Kai Ta Matia”da bir düetle bir daha karşıma çıktı. Yine bu parça da albümün en beğendiğim parçası oldu.
Sonra biraz araştırınca kendine ait üç CD'si olduğunu ve son CD'sinin de geçen Ağustos'ta piyasaya sürüldüğünü öğrendim. Hemen son albümü “Niña De Fuego”yu getirttim ve ilk dinleyişimde hayran kaldım. Ardından bir önceki CD'si “Mi Niña Lola”yı getirttim.
O zamandan beri de bu iki albüm latin koleksiyonumun baş köşesinde duruyorlar ve büyük keyifle dinliyorum.
Tam adıyla “Maria Concepcion (Concha) Balboa Buika” 1972 yılında Ispanya'nın Palma de Mallorca adasında dünyaya gelmiş. Ailesi Ekvator Ginesi kökenli ve solcu bir yazar olan babası Afrika'nın en baskıcı rejimlerinden olan Gine'den kaçıp İspanya'ya politik sığınmacı olarak gelir ve Palma de Mallorca adasına yerleşir.
Buika'nın çocukluğu çok fakir bir bölgede, çingenelerin yaşadığı mahalledeki (burrio) tek siyah aile olarak zorluklar ve fakirlik içinde geçer. Çocukluğu sınıftaki, sinemadaki, kütüphanedeki, diskodaki, mahalledeki tek siyah olarak geçer ve her zaman dikkat çekip izlenmeye alışır. Üstüne üstlük babası bir zaman sonra altı kardeşi ve annesini Ispanya'da bırakıp tekrar Gine'ye geri döner.
Yaşadıkları mahallede flamenco müziği bir yaşam tarzıdır. Buika'nın annesi de bir müzik aşığıdır ve evlerinde flamenko dışında Charles Aznavour, Frank Sinatra ve Miles Davis'in plakları eksik olmaz. Böyle müzikle dolu bir evde Buika gitar, piyano, kontbas ve daha sonra da çello çalmasını öğrenir.
Müzik kariyeri yine bir şarkıcı olan teyzesinin yerini kendisine vermesiyle başlar. İlk yıllarda ki zorluklar Buika'yı bir yerden bir yere savurur. Aç kalmamak için çeşitli kulüplerde çalışır, pop kayıtları yapar. Hatta bir ara Londra'ya bile yerleşir. 2000 yılında Las Vegas'a gider ve casinolarda Tina Turner taklidi olarak şarkı söyler. Sonra da Rachelle Ferrell ile “Blue Note Jazz Festival”de sahne alır.
Sanat hayatı 2005 yılında ünlü yapımcı, besteci ve gitarist Javier Limòn'un kanatları altına girmesi ile değişir ve çıkışa geçer. Limòn flamenko severlerin yakından tanıdığı Diego El Cigala ve Küba'lı piyanist Bebo Valdes'in nefis CD'si “Lagrimas Negras”ın da yapımcısıdır. 2005'de ilk albümleri “Mi Ni?a Lola” çıkar ve anında başarılı satış grafiğini yakalar.
2008 Ağustos'unda piyasaya sürülen “Ni?a de Fuego” ile zirveye çıkar. Hakikaten bence de son zamanlarda dinlediğim en başarılı latin albümü. Limòn flamenko müziğini jazz, soul ile harmanlayarak gerçekten müthiş bir sentez yaratmış.
Mesela albümde ki “Culpa Mia” parçası Buika'nın geleneksel flamenko el çırpmaları ile açılır. Hemen arkasından Limòn'un gitar ve Buika'nın sololarından sonra Jerry Gonzales'in trompet solosuyla devam eder. Daha sonra Afro-Cuban ritmlerine geçer ve bir piyano soloyla devam eder. Tek kelimeyle nefis, nefis.
Şarkı sözleri yalnızlık, ihanete uğramış, yanlış kişiye aşık olup acı çeken kadın ve erkekleri anlatıyor. Yani bizim acılı müzik benzeri. (dertleri zevk edindim, batsın bu dünya) Zaten hiç Ispanyolca bilmeseniz bile Buika'nın sesi, vurgulaması, icrası size hemen doğru mesajı veriyor.
Evet şimdi gelelim biraz magazin yazmaya. Magazinsiz bir hayat hayat değildir ve yaşamaya değmez!! Buika İspanya'da yapılan bir söyleşide kendine sorulan “kendinizi nasıl tanımlarsınız?” sorusuna Ispanyolca “Yo soy bisexual, trifásica y tridimensional.” diye cevap vermiş. Tercümeye gerek yok galiba değil mi?
Yazıldığına göre Buika kocasıyla evliyken bir kadına da aşık olmuş ve bu üçlü bir “üçlü” evlilik yaşamışlar. Pekiyi sonra ne olmuş derseniz, şu anda üçlü parçalanmış ve herkes kendi yoluna gitmiş, Buika'nın da bu evlilikten küçük bir çocuğu varmış. Zaten sanatçılar uçlarda yaşarlar ve yaşadıkları olaylar da onların verimliliğini etkiler. Çoğumuz gibi 9-5 insanlarından da zaten sanatçı olmaz.
Evet, Buika'dan şimdilik haberler bu kadar ama kesinlikle son değil. Kendisinden çok yakın zamanda yeni ve keyifli albümler göreceğiz. Açıkçası yeni albümlerini ben sabırsızlıkla bekliyorum.
Bu arada “Ni?a de Fuego” albümü bu senenin “Latin Grammy”sine de aday olmuş. Bence kazanma şansı çok büyük.
Not: Buika parçalarını icra ederken müthiş bir konsantrasyonla ve hissederek söylüyor. Youtube'da muhakkak videolarını bulun ve indirin. Sonra PC'nizi müzik setine bağlayarak tam ekran izleyin. Surat ifadesi, mimikleri vs. inanılmaz. Sonra albümünü dinlerken Buika'ya başka bir gözle bakacaksınız. Mesela “la falsa moneda” klibi youtube'da var ve müthiş, oradan başlayabilirsiniz.
Sinan Beşkurt
Yorumlar
Yorum Gönder