11. Yüzyıl Kilisesi – 21. Yüzyıl Kaydı Bölüm II



Venedik kaydımın başarısı nedeniyle orkestranın yeni CD'sini kaydetmem istendi. Bu ekim ayında olacak gibi, ancak bu ara da yeni ekipman ve teçhizatı denemek için muhteşem bir fırsat. Kullanmaya karar verdiğim kayıt mikrofonları güvenilir Schoeps mikrofonlarım, fakat bu sefer 8 şekilli kapsüllerle, birbirlerine 90 derecelik açıda üst üste yerleştirilmiş dizilimde. Bu mikrofon tekniği icat eden adamın ardından isimlendirilmiş, Alan Blumlein.

Alan 1930’larda ses Ar-ge'si yapan İngiliz bir bilim adamıydı ve çalışmaları günümüzde de kullanılır. Trajik bir şekilde ilk radar üzerinde çalışırken, savaştan önce, bir uçak kazasında öldü. Yaşamış olsaydı birçok farklı kayıt tekniği geliştireceğine eminim.


Birkaç yıl önce Londra’daki film müzesinde Dolby laboratuvarlarının da yer aldığı bir seminerde konuşma yapıyordum. Alan Blumein in ilk çalışmalarından inanılmaz bir örnek getirmişlerdi. 1930larda çekilmiş bir trenin filmiydi, olan tek şey trenin sağdan sola hareket etmesiydi. Fakat stereo ses inanılmazdı, alansal anlamda stereo harikaydı, düşündükçe bile tüylerim diken diken oluyor.

Birçok insan banda kaydın aslında oldukça yeni bir icat olduğunun farkında değildir.

Banttan önce ses kayıtlarında manyetik tel ve film kayıt cihazları kullanılırdı. Bu sebeple Sn. Blumlein’e şapka çıkarmak lazım, koşullar düşünüldükçe elde ettiği sonuçlar muhteşem, özellikle alansal orijinallik anlamında. Blumlein tekniği aynı zamanda ortamdan birçok akustik elementi kaydetmek içinde harikadır.



Bu 8 şekilli 2 mikrofonun kombine polar diyagramlarının sayesindedir. Elektriksel anlamda da çok iyi mono kapabilitesi sağlar, ancak bedava diye hiçbir şey yoktur, enstrümanlarınız 90 derecede bir arc üzerine yerleştirilmiş olmalı ve tatbiki de kaydın muhteşem akustikleri olan bir mekanda olması lazım. Bunun sebebi mikrofonların hem ön hem arka tarafta aynı derecede hassas olması lazım.

Söylememe gerek yoktur ama kayıt kalitesine yakışan birde müzisyen olması gerekir ve harp sanatçımız, Amy Turk, açıkçası konuşmaktan çok kaydı dinlemenizi öneririm. Kaydedilen parça 100 yıldan daha önce bestelenmiş ve Kilise için çok uygun bir seçim olduğunu düşünüyorum. Kilisenin bazı kısımları 11. Yüzyıldan kalma, ama düşünün bina 1.000 yıla aşkın bir sürede nelere şahit olmuştur. Bina tüm bu süre boyunca ibadet yeri olarak kullanılmış.


Kayıt gününde eşim Françoise ve ben kiliseye vardık. Fotoğraflarımızı çekecek olan Francesca ile beraber Amy ve dev enstrümanı ile buluştuk. Amy sanatına o kadar bağlı ki harp’ı almak için 25.000 dolar'dan fazla para harcamış. Umarım kaydımın onun müzikal yeteneğine layık olduğunu düşünürsünüz. Mikrofonların yerleşimi aslında çok kolaydı. Amy parçayı çaldı ve ben etrafında dolanarak dikkatlice dinledim. Harpı kilisenin orta çizgisi üzerine yerleştirmiştim ve ileri geri yürüyerek reverbasyonları ölçebildim, enstrümana yaklaştıkça ses biraz bulanıklaşıyordu.


Akustik anlamda doğru yere mikrofonları yerleştirmek iyi bir başlangıç oldu. Ama devamında da dinleyip minik düzeltmeler yapmak gerekmiyor değil. Unutmayın, mikrofonlar, kulak değil ve gerçek hayattan farklı sonuçlar doğurabiliyor. Belki de Blumlein konfigürasyonundan dolayı mikrofonlar kusursuz pozisyondaydı ve başladık. Amy'nin harpı canlı bir varlık gibiydi. Müzikal ses ilk geldiği zamankine göre ses çok değişmişti. Başta yeni mekana itiraz eder gibiydi bir tel koptu ve biraz zayıf bir sesle veriyordu. Bir süre sonra Amy onu yatıştırmayı başardı, evet ona bir insan gibi davranıyor ve ikisi kayıtta duyabileceğiniz muhteşem sesleri yaratmaya başladılar. Amy daha yirmili yaşlarda ve kim bilir bu müzikal seyahati onu nerelere taşıyacak.

Kiliseyi gelecekte de istediğimiz zaman başka kayıtlar içinde kullanımımıza sundular, sanırım inanılmaz gizli bir lokasyon keşfettik ve şimdi sanki ölüp cennette gitmiş ama aynı zamanda yeryüzündeymişim gibi hissediyorum.

Francesca’ya bizi müzisyenle tanıştırdığı için teşekkür etmek istiyorum, Amy’ye muhteşem yeteneğini bize sunduğu için ve eşim Françoise’a bu muhteşem yerde kayıt yapmamız için izin alığı için teşekkür ediyorum.

Son olarak da, parçanın sonunda, kaydı hemen durdurmamaya karar verdim, yaklaşık 1 dakika fazla kayıt yaptım ki harpın reverbasyonunun kilise akustiğinde yavaşça susmasını yakalamam mümkün olsun. Kayıtta bu noktaya dikkat edin, bu asıl müziği kaydetmek kadar önemlidir bence. Bazen hayat müzikten çok sessizlikten ibaret olabilir.

Umarım ses siteminiz bu kaydı dinlerken sizi İngiliz kırlarına taşıyıp o akşamüstünde bize katılmanıza olanak sağlar. Bir zaman makinesine binip kolaylıkla 1.000 yıl önce çalınan bir enstrümanı dinler gibi bulursunuz kendinizi…

Kaydı dinlemek için tıklayınız

Mike Valentine
Çeviri: Adriano Penetti

Yorumlar